25 Haziran 2013 Salı

Oğlum'a...

Güzel Oğlum,

Seni kollarıma almaya, kokunu içime çekmeme çok az bir zaman kaldı. Neredeyse iki ay sonra bizimlesin. Daha doğmadan sana sahip olduğum için ne kadar şanslı olduğumu düşünüp, bu duygu ile saatler hatta günlerce mutlu oluyorum. Bana öyle güzel ve benzersiz duygular yaşatıyorsun ki sana sadece bunlar için bile bir anne olarak minnettarım.

Geleceğin dünya pek temiz değil annecim ama bir o kadar renkli ve değerli. Sana elimden geldiğince hayatın renklerini göstermeye ve yaşatmaya çalışacağım, şimdilik bunu ne kadar başarabilirim bilmiyorum ancak annen olarak sana söz veriyorum; hep senin yanında olacağım. Bazen düştüğün anlar olacak, canın yanacak hatta üzüleceksin... Sen tüm bunları yaşa oğlum, canın yansa da, üzülsen de hayatın tüm renklerini ve sana getirdiklerini doyasıya yaşa. Her an'ın tadını çıkar gönlünce.

Önce emekleyeceksin, sonra yürüyecek ve zamanı geldiğinde koşacaksın. Sakın yorulma... Hayatta kendi değerlerin olsun ve bunlardan asla vazgeçme. Sen olmaktan pes etme, hayatın sana kattıkları ile harmanla ruhunu, özgür ol. Kimsenin, hiçbir şeyin esiri olma. Bu hayatta -ki bunu öğreneceksin- en büyük başarı kendin olarak kalabilmek. Annen olarak sana öğütleyeceğim yegane şey bu.

Sonra aşık ol oğlum, unutma ki sende benim aşkımın bir parçasısın. Aşk hayatın boyunca tadabileceğin en eşsiz duygu, bu duygu sonucunda nefesin kesilecek, kalbin sıkışacak... Ve sende tüm bu duygular sonucu var oldun; sanırım bu yüzden çok şanslısın. Şansın; bu satırları okuyabildiğin için, aşk çocuğu olduğun için ve aşk olduğun için. Tüm bunlar için şükret, şükretmeyi bil. Varsın evin, araban, malın mülkün olmasın... Nefes alabildiğin için, kar yağarken onu seyredecek bir camın olduğu, sıcak bir yuvan, senin bir damla gözyaşın için dünyayı yakacak ve seni ne olursa olsun hep delice sevecek bir annen ve baban, yanında olmayı daha şimdiden göze almış sevenlerin için şükret.

Sonra çok çalış, kimsenin bu hayatta senin ne ile nasıl meşgul olacağına karışmasına izin verme bu biz olsak bile. Kendi kararlarının sonuçlarını mutlu yada mutsuz yaşamasını öğren, mutlu olacağın bir işin olsun. Unutma ki sen ne yaparsan yap, biz seninle hep gurur duyacağız. Sevdiğin işin para kazandırsın sana. Kazandığın paralar seni mutlu edecek şeylere sebep olsun.

Vicdanın ve merhametin olsun oğlum, dünyada en önemli şey vicdandır annecim. Kimsenin hakkını yeme, hakkını yedirtme. Başını her gece yastığına huzurla koy. Kimsenin seni ezmesine müsade etme ve kimseyi ezme hakkını hak sayma yavrum. Böyle insanlar o kadar azaldı ki, sen onlardan olma. Ne olursan ol, ne iş yaparsan yap annenin bu dediklerini hiçbir zaman unutma. Kimsenin senin hakkında ne düşündüğünü umursama, böyle şeylere çok takılırsan sen sen olamazsın annecim.

Ve annecim, bir kadına her zaman kibar ol. İlla sevmen, aşık olman gerekmez, karşı cinsine karşı hep nazik ve kibar davran. Özel günleri hiçbir zaman atlama, bunlar için ayıracak bir vaktin hep olsun üstelik ne kadar yoğun olursan ol. Tek dal çiçek bile, seni sevenlerin yüzünü güldürmeye yeter. Bunu onlara çok görme.

Seni kucağıma alıncaya kadar, aldıktan sonra, büyüsen bile ben hep sana yazacağım oğlum. İlerde bu konular üzerine tartışacağız belki, kıracağız birbirimizi ama sen şunu bil bu kadın sana hep aşık kalacak.

Seni özlemle bekliyorum, iyi ki canımdasın annecim...
Seni çok seven,
Annen...



3 Haziran 2013 Pazartesi

#direngeziparkı

İlk defa bir yazımı yazarken parmaklarım klavyenin tuşlarına bu kadar hızlı basıyor, sanki zamanım yetmeyecekmiş gibi sanki elimden bilgisayarımı alacaklarmış gibi... O kadar alıştık ki artık elimizdekilerin alınmasına, o kadar sessiz kaldık ki... Bu yüzden hep haklı isyanımız. Günlerdir süren bu şiddetin bu acımasızlığın bu vicdansızlığın üzerine yazacak ve yorum yapacak o kadar şey var ki; insan kendini zor tutuyor. Bildiğiniz gibi her şey sessiz bir eylem ile başladı Taksim'de. Sessiz çığlıklar attık hep birlikte, kimseye zararımız olmasın dedik. Normaldi her şey taa ki o geceye kadar. Amaçlanan neydi biliyorum ama verilen bir emirle olan huzurumuz kaçırıldı, canımız yakıldı. Kimileri yerinde yaşadı olayı, kimileri evinde, kimileri kilometrelerce uzağında. Bir polis düşünün halkına vuran, bir yönetici düşünün halkını kırıp geçiren, gönüller kıran... Bu kadar mı koptuk birbirimizden derken, tek yürek olduk. Omuzomuza yürüdük taşa, suya...


Gecelerce uyku uyumadık biz, biber gazıymış, tomaymış, copmuş yetmedi bize. Kaldı ki biz bir zamanlar sinek ilacı aracının arkasından koşan çocuklarız bizi biber gazıyla mı yıldıracaklar mışşşş ! Öyle bir milletiz ki biz; tüpteki gaz kaçağını çakmakla kontrol eden ne yapar bize gaz, toma, baskı, şiddet yeter ki birlik olalım. Söylemeden geçemeyeceğim; bunca yıl uyuduktan sonra bu kadar güçlü uyanacağımızı sanmıyordum, ğöğsüm kabardı. Her şey bir ağaçla başladı ama sonrasında gösterdik bunca şeyin bir ağaç adına olmadığını. Hala bizi anlamayanların varlığı canımı acıtsa da, diyecek sözümüz var, gösterecek gücümüz var. Yıllarca o kadar alışmışlar baskı altına alıp, susturmaya. Bu sefer susmayınca yürekler şaşırdılar tabi. Ben bu ülkede bundan önce türbanlı ile türbansızın çatıştığını yahut alkollü ile alkolsüzün birbirine düştüğünü, imam hatipli ile düz liselinin kavga ettiğini duymadım. Aksine farklı gruplardan aynı paydada buluşan insanlar tanıdım ve iyi ki tanıdım.

Belirtmeliyim ki; gezi parkı uyanıştır, yeter artık diye feryattır. 23 Nisanlar, 29 Ekimler ve 10 Kasımlardır... Kadına şiddeti önemseyiştir, kadına değerdir, sayın öcalan içindir, şehite kelle içindir, başörtüsüz kadın perdesiz ev gibidir diyen içindir, basına kısıtlama getiren içindir... Türk Gençliğine çapulcu diyen içindir, alkolik diyen içindir, milletini tehdit eden içindir... Artık sözüm yok, biz kendimize geldik ve birarada çok güzel olduk.

Yeter artık, çeksinler üzerimizden ellerini, bitirsinler bu eşkiyalığı bu şiddeti. Sadece eylem yaptı diye öldürülen kız arkadaşlarım, erkek arkadaşlarımın ruhu için vazgeçsinler artık. Bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. İnanıyorum ben. Atatürk'te inanmış ki Cumhuriyeti Türk Gençliğine armağan ve emanet etmiş. Ve bizler şimdi vazifemizi yerine getiriyoruz, gönül borcumuzu ödüyoruz. Birlik oluyoruz damarlarımızda ki kanı birleştirip kardeş oluyoruz.

Bizi bizimle bırakın...
#direngeziparkı
#dayantürkiye