29 Temmuz 2013 Pazartesi

Doğum Hazırlığı

32. haftaya adım atmaya hazırlandığım şu günlerde, elim ayağım karıştı diyebilirim. Millet doğum çantasını 28. haftada hazır ederken ben hâlâ el ense moddayım. Bir türlü başaramadım organize olabilmeyi, hep bir şeyler çıktı. Erteledim durdum taa ki geçtiğimiz haftaya kadar :)

Eşimi de taktım koluma, önce Trump Towers sonra Cevahir. Trump'a ilk gidişimdi, e-bebek mağazasını görmeyi çok istiyordum ama itiraf etmeliyim ki çok ta etkilenmedim. Anlattıkları kadar ilgi, alaka da görmedim. Tabi alışveriş yapmadan da çıkmadım :) İnsan mağazaya girince anlıyor aslında ne çok eksiği olduğunu, Köfte için doğum sonrası lazım olabilecek bir çok şeyi oradan aldık. Görsellerde de görebileceksiniz. Mesela Bebe Dor'un ufak tırnak kitini, Baby Jem'in alt açma takımını, yine aynı markanın havlu setini ve küvet filesini aldım. Deneyip,göreceğiz :) Doktorumun da tavsiyesi ile Lansinoh'un göğüs pedini ve göğüs ucu kremini aldım, bu tarz konularda oldukça hassas davranıyorum. Belki abartıyorum ama şartlarım el verdiği sürece bebeğime ve kendime olan bakımım hep bu şekilde olacak. Piyasada envai çeşit göğüs pedleri ve kremleri var, insanın aklı gidip geliyor. Tecrübeli annelere sorduğumda ise, iş daha da karmaşık bir hâl alıyor. Her kafadan ayrı ses... Ben bu tarz kişisel tercihler için doktoruma danışmayı tercih ediyorum, işin içerisinde medikal bir durum varsa neden bazı şeyleri şansa bırakayım ki ?


Doğum çantam biraz kokoş benim :) Bir okusanız sanırsınız ki ben bir hafta falan orada kalacağım. Ki hâlâ kendime uygun bir pijama & gecelik takımı bulamadım, bilmiyorum sadece bana mı öyle geliyor ama bu sektör de ciddi bir açık olduğunu düşünüyorum. Her marka neredeyse birbirinin kopyası durumunda. Ve modeller tam babaanne işi :) Sevgili babaannem bana kızmasın ama durum bu :) Bu yönde arayışlarım hâlen devam ediyor, yazımı okuyan annelerden ricam kendi tecrübelerini ve memnun kaldıkları markaları bana yazmaları bakarsınız bende faydalanırım :)


Ama geçen Forum İstanbul'da dolaşırken Oysho'ya uğradım ve inanılmaz şirin bir terlik buldum. Kesinlikle benim olmalıydı inanın fiyatına bile bakmadım ve taaa taa taammmm kasaya ödeme için gittiğimde indirimde olduğunu öğrendim. Alllaaahhhhh kim benden daha mutlu olabilirdi ki ? Model tam benlik, hem sade hem şık. Daha yalın objeleri tercih ettiğimden olsa gerek duru modeller beni daha çok çekiyor. Hafif bir de geçmiş esintisi taşıyınca almadan duramıyorum. Eminim siz de çok beğeneceksiniz.


Köfte'ye belirli zamanlarda tulum ve body tarzı giysiler zaten almıştım. Önceliğim hastane çıkışı denilen ürün grubu oldu. B&G Store'da organik bir takım buldum. Erkek bebek bekliyorsan ne yazık ki mavi renk dayatılıyor ebeveynlere. Nefret ediyorum bu durumdan. Buradan sevenlerime sesleniyorum n'olur bebeğimize hediye alırken maviden uzak durun :) Kafayı yemek üzereyim. Neyse çok şık beyaz bir set aldım oğluma, hemde istediğim gibi organik :) Tenine değecek ilk ürün gruplarının özellikle organik olmasını tercih ediyorum, dedim ya size ben biraz abarttım :) Ama ileride yeterince katkı maddeleri ile büyüyecek, hazır tercih kullanma hakkı bendeyken niye bunu kullanmayayım ? Yine aynı markanın pijama takımını da aldım, tam küçük adam takımı valla :)


Cevahir mothercare mağazasını çok seviyorum hem ilgi muazzam hemde ben gibi deneyimsiz anneleri bilgilendirecek şahane personelleri var. Çok işimize yaradı valla... Bir adet hastane çıkışına benzer bir ürün de buradan aldık. Ne yazık ki o mavi :( Çünkü başka rengi yoktu. Sonra bolca ihtiyacım olacağını düşündüğüm iç body takımları aldık, hem uzun hem kısa kollu sanırım bir de atlet gibi olanlardan almam gerek. Daha sonra bakacağım o duruma. Bir de ilk ay giydirebileceğim bolca tulum :) Hepsi şahane, ve bunlar çok güzel heyecanlar, dilerim her kadın yaşar bu güzelliği...


Mothercare battaniyelerini inceledim, bir adet altı polar üstü kumaş desenli bir battaniye edindim. Zaten Londra'dan yine aynı markanın kadife battaniyesi çok sevdiğim müdürüm tarafından hediye getirilmişti, bir de B&G Store'dan almıştım şimdilik işimi görür diye düşünüyorum ama geçen English Home'da örme battaniye gördüm, onu da listeme ekledim, her an alabilirim :) Durduramıyorum kendimi napayım :)


Doğum çantamı hazır ettiğimde ki umarım bunu başarabilirim.Sizlerle paylaşacağım bakalım beğenecek misiniz ? Yorumlarınızı inanılmaz merak ediyorum :)


Bir de şu ara, hastahane odası süslemeleri, doğum fotoğrafçısı, ikramlıklar ve hediyelikler ile meşgulum. Detayları paylaşacağım...


Ben bu çocuğu törenle doğuracağım bunu anladım :)


Hepinize sevgiler...













Oysho terlik 49,90 TL
Mothercare polar battaniye 89,90 TL
Mothercare hastane çıkışı 69,90 TL (battaniye yok)
Mothercare 3'lü uzun kollu body 49,90 TL
Mothercare patik 39,90 TL
Mothercare hırka 79,90 TL
Mothercare mumy and daddy love me takım 79,90TL
B&G Store organik hastane çıkışı 199,90 TL
B&G Store pijama takımı 99,90 TL
Lansinoh göğüs pedi 49,90 TL
Lansinoh göğüs ucu kreimi 39,90 TL
Braun ateş ölçer 60,00 TL
Bebe Dor mini tırnak kiti 19,90 TL
Kanz tulum 27,90 TL
Baby Jem alt açma kiti 29,90 TL
Baby Jem banyo havlu seti 50,00 TL
Baby Jem küvet filesi 15,00 TL




15 Temmuz 2013 Pazartesi

Hamilelikte tatil

Köfte ile 30.haftamızın içindeyiz artık, büyüyen karnımın yanısıra bir de şişen ayaklarım var. Balon gibi oldu ayaklarım ve inanılmaz bir sancısı var. Kapalı ayakkabılarım ile vedalaşalı zaten epey olmuştu ancak babetlerle de ayrılmak kötü oldu. Babet giydiğimde bile üstten baktığımda kabarmış hamur gibi görüyordum ayaklarımı. Doktorumla konuştuğumda hamilelik döneminde bunun olabileceğini, tuza ve şekere dikkat etmem gerektiğini (ki bütün testlerim normal çıktı) çok yorulmamamı ve ofiste çalışmalarıma ara vermemi istedi. Ne yazık ki, çalışıyorsan ve hamileysen hayat çok zor.




Gelelim konumuza, hep derim tatilin iyisi kötüsü olmaz. Tatil her zaman tatildir. Hamileliğim boyunca (ilk aylar hariç) pek dikkat etmedim daha doğrusu abartmadım vücudumun değişikliklerini. Zaten ben öyle ne oldum delisi insanları da pek sevmem, mıymıymıy konuşmalar, uzun kaprisler ve şımarıklıklar hiç bana göre değil. Hamileliğimde de gezmekten geri kalmadım diyebilirim tabi zamanım olduğu sürece. Yorgunluğumu atmak için sağlığımı da tehlikeye atmadan güzel şeyler yaptım hep. Bu hafta sonu da eşim ve şirket arkadaşlarım ile birlikte organize edilmiş bir Abant Gezisine katıldık. Şirket olarak çok faaliz diyebilirim. Bu tür organizasyonlar bizim buralarda pek sık yapılır.

Cumartesi sabah saat 07.30 gibi düştük yollara, güle oynaya, mola vere vere saat 12.30 gibi vardık otelimize. Çok keyifli bir yolculuktu, kalabalık olunca bir de sevdiklerin olunca yanında tadından yenmiyor bu yolculuklar. Otele vardık, hemen odalara yerleştik ve havuzun keyfini çıkarmak için hazırlanıp havuza indik. Ben hijyen fobimden dolayı havuza girmesem de eşimin ve grubun eğlencesi ile coştum. Onlar serin sularda eğlenirken ben de güneşin keyfine vardım. Oğluma enfes bir güneş banyosu yaptırdım :) Ohh yarasın kemiklerine...


Abant'a hep gitmek istemişimdir, kısmet bugüneymiş. Ve tek kelime ile harika diyebilirim. Yeşilin ve mavinin dengesi beni benden aldı, sıfır nem, muazzam temiz hava... Güneşin tepede olduğu anlarda bile öyle serindi ki hava, inanamadık. Yapış yapış olmadan, terlemeden bir tatil geçirdik. Huzura geldim resmen :) Çok iyi geldi, bolca dinlendim. Ayaklarım şişmek hususunda beni rahat bırakmadı ama ben hiç oralı olmadım :) Hodri meydan dedim, sesimi çıkartmadım. Sırt ağrılarım azdı, belim azdı, oğlum azdı ama ben çok güzel idare ettim vücudumu. 15 dk yürüdüysem 5 dk mutlaka dinlendim, bol bol su içtim. Sıvı almak çok önemli biliyorsunuz ki... Bolca kahkaha atarak oğlumu da teşvik ettim, o da sağolsun tekmeleri ile karşılık verdi hep ve bu çok başka bir şey. Onu karnımda mutlu hissettikçe bende ne yorgunluk ne şişkinlik kaldı. İki sevdiğim erkek yanımda daha ne olsun :)


Konaklama için Büyük Abant Otelini tercih ettik, harika bir otel. Bir kere temiz heryeri, bu benden geçmesi için ilk etapta yeterli idi. Sonrasında havuzu, hamamı, saunası (ben kullanmadım) hizmet kalitesinin de gayet yerinde olduğunu test ettim. Kısaca hafta sonu kaçamak yapmak isteyenlere ve tercihini Abant'tan yana kullananlara tavsiyemdir.

Dönüş yolunda ise hemen eve dönmek yerine Kartepe - Maşukiye yaptık. Ardından Sapanca Sahilinde bir yürüyüş ohh miss...

Lafın kısası hanımlar, bu özel döneminizde hiçbir şeyden mahrum kalmayın. Sağlığınız el verdiği sürece keyif almaktan hoşlandığınız ne varsa yapın. Tatile çıkmadan önce mutlaka doktorunuzla konuşun ama bu önemli. Herkesin hamileliği başka gelişiyor.

Sevgilerimle...






Bu seyahatimde bana eşlik eden kıyafetlerim şöyle;
Siyah Elbisem H&M
Beyaz Bluzum H&M
Somon Terliklerim H&M
Somon Pantolonum Nişantaşı Elimod Boutique
Beyaz Terliklerim Birkenstock
Güneş Gözlüklerim Ray-Ban Wayfarer



8 Temmuz 2013 Pazartesi

Bir Hamile'nin Alış-Verişi

Artık neredeyse 29 haftalık olduk, karnımız büyüdü, hafif kilo aldık. Sanırım Köfte, köfte olmaktan çıktı artık; zira siz hiç bir kilonun üzerinde köfte gördünüz mü ? :)

Bu ara sık sık kozmetik alışverişine çıktım, vücudum değişimine son hızla devam ediyor. Aslına bakarsanız ben standartlarında bir hamileyim, arkadan yada farketmez önden görseniz hamile olduğumu anlamayabilirsiniz. Çok fazla kilo almadım, yüzümde de öyle pek değişiklik olmadı (poğaça gibi bir surat dışında) sadece tek sıkıntım ellerimin ve ayaklarımın şişmesi. Çalıştığım için gün içerisinde çok zorlanıyorum, en sevdiğim stiletto'larımdan ayrılmak zor oldu. Toplantılarımın vazgeçilmeziydiler onlar, iş dünyasında ki hanımlar bilirler, toplantı demek stiletto demek :) Babetler ile akraba çıkacağım neredeyse, hatta ve hatta ara ara canım Birkenstock'larımı da yanımda getiriyorum. Ofiste biraz uygunsuz dursa da, yapacak bir şey yok. Hamileyim ben kardeşim :) Bunun benim için ne rezil bir durum olduğunu anlamak eminim hiçte zor değil, mesai arkadaşlarım bile üzülüyorlar bu halime düşünün :) Sen haaa, terlik haaa :) Ama kaderde varsa üzülmek neye yarar... :)

Geçtiğimiz hafta müdavimi olduğum Yves Rocher mağazasına şöyle bir uğradım, saç kremimi ve duş jelimi yeniledim. Yves Rocher'in muazzam bir duş jeli koleksiyonu var, kendime fresh kokulu iki tane aldım. Normalde de çok severim mis kokuları ama hamileliğimde buna ayrı bir ihtiyaç duyuyorum. Bazen kendimi çok ağır ve şiş hissettiğimden, duş almak bana sanki tüm o şişliklerden kurtuluyormuşum gibi bir dinginlik veriyor. Etrafımı saran ve buram buram tazelik kokan aromalar adeta şölen havası yaratıyor bende. Seviyorum hemde çok :)



İşin en zor kısmı yaz aylarını hamile geçirmek, çok şanslıyım ki hiçbir zaman terleme problemi olan bir kadın olmadım. Bu ara hem hamileliğimden dolayı hemde sıcaklardan dolayı bakımımı biraz abarttım. Vichy'nin Stres Resist ürününden edindim kendime ama o kadar memnun kaldım ki, özellikle terleme problemi olanlara nacizane tavsiyemdir. Sistematik bir roll-on diyebilirim, sıfır terleme ve muazzam kuruluk. Fiyatı 39.90 TL. Tüm eczanelerde ve Vichy stantlarında bulabilirsiniz.

Bu arada ürünlerin yanında gördüğünüz sevgi dolu biblomuz Köfte'nin babasına ilk babalar günü armağanıdır. :) Duygusal bir metni var ama o da bize kalsın :)

Gelelim hamilelik dönemi çatlaklarına, (ben yine şanslıyım sıfır çatlak, şimdilik) fakat bunun önlemini daha 2 aylık iken almıştım. Doktorumun kişisel tavsiyesi üzerine Lierac ile tanıştım. Ve şunu söyleyebilirim verdiğiniz paraya hiç acımayın çünkü harika bir bileşeni var kremin. Biraz pahalı bir marka olsa da, bu özel dönem için değer diyorum. Piyasada bu durumlar için envai çeşit krem var, annelerin aklı bu sebeple karışabilir ki benim öyle olmuştu. En doğrusunu doktorumdan öğrenirim dedim ve haklı çıktım. Ben ürünü yurtdışından aldım bu yüzden burdaki fiyatlarla uyuşmayabilir. Sizler çeşitli anne & bebek stantlarından elde edebilirsiniz. Güven içerisinde tavsiyemdir. Bonus olarak ise size tavsiyede bulunacağım ürün Yves Rocher'in zeytinyağ özlü vücut losyonu. Özellikle hamileliğim için almıştım ve çok işime yaradı. Zeytinyağı özü olması vücuduma çok iyi geldi, banyodan sonra yapış yapış olmayan, kokusu ile beni boğmayan ipeksi bir losyon. Organik kokuyorsun resmen. Vücuduma bıraktığı etki de çok taze, söylemeden geçemeyeceğim.


Veee saçlar... Hamileliğim sırasında ara ara problem yaşadığım yegane tarafım. Bu dönemde söz dinlemez oldular anlamadım niye ? Hoş normalde de çok işlem gördüklerinden dolayı pek uysal oldukları söylenemez ama... Bu dönem çıldırmış gibiler, bir havalanmalar, elektriklenmeler, kabarmalar yok efendim dökülmeler... Dedim bu böyle olmayacak, acil bir çözüm. Araştırırken denk geldiğim John Frieda saç serumunu keşfettim, kullanıcı yorumları genellikle olumlu idi. Bende edindim bir tane, hatta yanında da bir fön sabitleyici aldım kendime. Ne olur ne olmaz, bulunsun :) Serum saçlarımı yumuşacık ve röfleden dolayı zarar görmüş uçlarını ise pamuk gibi yaptı. Saçım şuan daha söz dinler ve daha parlak. Fön sabitleyiciye gelince, fena sayılmaz ama olmasa da olur diyebilirim. Seçimi size bırakıyorum, etkisi yok değil ama şöyle bir durum var hangi kadın bir çektirdiği fönü üç gün kullanıyor ki ?
Bu ay La Roche Posay'ın Effaclar ürününü kullanmaya başladım, cilt temizliği kendimi bildim bileli önemli benim için. Ergenlik dönemimden kalma bir alışkanlık sanırım, o dönem aknelerinden çok çekmiş biri olarak, cildi temiz tutmanın önemini daha o yaşlarda anlamıştım. Hangi ilacı hangi ürünü kullanırsan kullan cildini her zaman temizlemek zorundasın. Bu böyle biline... Ürünün etki maddesi neredeyse yok, sabun vs içermiyor. Tam benlik :) Benden geçti, sizi bilemem. Şuan bir akne problemim yok ama yıkama, tonikleme ve nemlendirme işlemlerim halen düzenli olarak devam ediyor. Tabi cildi yıkamadan önce makyajdan arındırmak ve silmek değişmeyen kural. Aklınızda bulunsun... 


Sizlere bol bakımlı ve güzellik dolu bir hafta diliyorum.
Sevgilerimle...

Hafta sonu Gezmesi

Bu hafta sonu maaile biraradaydık, eşimin ablasının daveti üzerine Küçükyalı da bir mekanda buluşmak için sözleştik. Oldum olası balık ve balık sofralarından çok hoşlanmışımdır, denizden pek hazetmem ama balık söz konusu ise gerisi teferruattır benim için. Eee bir de hamile olunca, insan ister istemez yükleniyor omega 3'e.

Mekan gezmesini, dışarda vakit geçirmesini hele ki yeni yerler keşfetmesini çok seviyorum. Eşimle bu konuda pek uyumlu bir çift olamasak ta; işin içine yemek girince dünyanın en uyumlu çifti ödülünü hak ediyoruz sanırım. Özellikle sevgili eşim gurmelik hususunda bir dünya markası. Her zaman bir ağız tadı vardır, çok fazla yemek ayırt ettiğinden neyi nerede ne şekilde yiyeceğini bilir. O da bende çok yoğun çalışanlardanız, eşimin eve iş getirmediği akşam yok neredeyse sanırım ben bu konuda ondan biraz daha iyi durumdayım bu yüzden hafta sonları bizim için çok önemli. Hafta içi o kadar yorgun oluyoruz ki hafta sonu zor kendimize geliyoruz. Bazen hafta sonu bile dışarı çıkmayıp, evimizde vakit geçirmeyi tercih ediyoruz. Bazen ise vur patlasın çal oynasın, ayarımız yok yani. Abarttığımız ve neredeyse aylarca dinlenemediğimiz çok fazla tarih sayabilirim sanırım :)

Bu hafta sonu gittiğimiz mekanın adı Cadde Balık. Kelimenin tam anlamıyla sofistike diye tanımlayabilirim ortamı, sahibinden tutunda güzel mönüleri hazırlayan aşçısına kadar. Tüm personel aile samimiyetinde, müşterilerle öyle ilgileniyorlarki... Kendinizi evinizde hissetmemeniz için hiçbir sebep yok, ohhh tam keyiflik anlayacağınız. Hele birde sevdiğiniz insanlar ile birlikteyseniz, yediğiniz içtiğiniz başka güzel...

Ulaşımı oldukça kolay üstelik, E-5'ten Küçükyalı'ya döndüğünüzde ana cadde üzerinde sağ tarafta kalıyor. Naif ve şık bir terası var, küçük masalar koyarak alanı daha kullanışlı hale getirmişler. Sımsıcak bir ortam karşılıyor sizi ilk adım attığınızda bu da ilk etapta artı puan kazandırıyor kişiye ki bu bence çok önemli bir durum. Her yer mis gibi, hijyen açısından benim gibi takıntılı olanlar gönül rahatlığı ile mekanı tercih edebilirler. Haa unutmadan çocuklu aileler için büyük bir avantajı var Cadde Balık'ın, çok iyi düşünülerek tasarlanmış bir oyun odası. Çocuklar gönüllerince enerjilerini boşaltırken anneler de keyifle sohbetin tadını çıkartabiliyor. Babalar her koşulda bunu başardığından onlara değinmeyeceğim :)

Balık yemekten hoşlananlar alın size şirin mi şirin bir balık lokantası işte. Hizmette sınır yok bende, gezdim gördüm beğendim :) Bu arada dondurmalı volkan yada volkanik (ismini tam hatırlayamasam da tadı damağımda) diye bir tatlı var, sanırım oranın special'i. Kesinlikle ama kesinlikle yemeden mekanı terketmeyiniz. Hele ki ben gibi hamile hanımlar, hem hafif hem çikolata soslu hem de dondurmalı daha ne olsun ayol... :)

Bizi güleryüzü ile ağırlayan tüm personele sonsuz teşekkürler, yediğimiz sofrayı donatan ve hünerini konuşturan Erhan Bilgin'e ise sevgilerimi iletiyorum buradan. Tekrar görüşeceğiz diyorum...

Hürriyet.com, hürriyet kelebek ve anneselşeyler.blogspot.com okurlarına sevgilerimle...

 
Sevgili Cem Aktaş'a bu güzel yemek için teşekkürler... Ve Sevgili Yasemin seni bir kez daha tebrik eder, göreceğin nice güzel başarılar dilerim... Bundan sonra şansın bol, yolun açık olsun...

 
Söz konusu yemek ise bir dünya markasıyız demiştim, değil mi ?

 
Birarada olabilmek, bunu başarabilmek kadar güzel bir şey yok !

 
İşte benim çekirdek ailem, Karnımdaki Köftem ve Canım Kocam...