Belki bu konu sizin pek ilginizi çekmeyecek ya da size bir
şey katmayacak ama ben yine de yazmak istedim. Kars’ın Kağızman ilçesinde, doğu
olmasına rağmen güzel bir okulda öğretmenlik yapıyorum. Belki biliyorsunuzdur.
Adı Havvanur, tam bir doğuda yetişmiş ailenin çocuğu.
Geldiğinde kelimeleri bile tam çıkaramıyordu. Belki baktığınızda sevimli gelmez
size ama benim için çok değerli. Çekingen, öpmek ister ama nasıl sokulacağını
bile bilemez. Birisi öpse de öğretmenini o da nasiplense diye bakar. Sevgi dolu
Havvanur’um, akıllı, kurallara uyar, sorumluklarını bilir. Büyüyünce de abla
olmak istiyor. Çünkü hayalleri bu kadar kısıtlı olmak zorunda. Allahtan
annesi istekli, ‘ben okumadım ama onu okutacağım hocam’ diyor.
Çocukları çok seviyorum. İnşallah Rabbim bana da zamanı
geldiğinde nasip eder. Ancak buradaki çocukları görünce içim gidiyor. O kadar
sevgi dolular ki. En küçük şeyle bile mutlu oluyorlar. Belki de yitirdiğimiz
duygular hala buradaki çocuklarda var diye mi bilmem bana daha sıcak ve samimi
geliyor. Gözlerinin içi gülüyor çocuklarımın. Her sabah, sabah öpücükleri için
beni kapıda karşılıyorlar. Öyle akıllılar ki sadece imkan sunmanız yeterli.
Velilerimin çoğu okuma yazma bilmiyor. Çocuklarına anca okula
giden ağabeyleri, ablaları yardımcı olabildikleri kadar yardımcı oluyorlar.
Burada, okulumuzun dışında çocuğun dışarıda oynayabileceği ya da gidebileceği
herhangi bir park, bahçe yok. Bu sebeple evlerinin bahçesi oyun parkı olmuş.
Oyuncakları çamur. Okula gelmek bu yüzden daha da bir artı puan kazanıyor
çocuklar için :) Okul öncesinin önemi daha yeni yeni anlaşılıyor. Çünkü velilerin genel bilinci ‘çocuk
parasını almak için çocuklar okula gönderilir’dir ( gerçekten ilk geldiğim
zamana göre çocuklar daha değerli ve istekleri daha önemli. Bu da beni çok
mutlu ediyor. Okulun önemini anlayarak ve isteyerek gönderiyorlar. Öğretmenler
olarak bu bilinci değiştirmek için çok çabaladık halen daha çabalıyoruz. Çocuk
eğitimi için her zaman kapı kapı dolaşır, halkla iletişim haline geçer ve çocuklarını
okul öncesine kaydederdik. Yani kısaca öğrenci toplardık. Çok şükür ki buna
artık çok gerek kalmıyor.
Burada yazık ki çocuklar çabuk büyümek zorundalar. Değerli olmak
için bu şart. Sevgiye bu yüzden açlar. Giyinmek, yemek onlar için lüks. Bu
yüzden ben bile giyinmeme çok dikkat etmek durumundayım. Çünkü hep bana bakıp
ailelerinden istekte bulunduklarını duyuyorum. Öğretmenim her gün farklı
giyiyor, şunu giymiş, bunu yapmış, şunu takmış. Bu yüzden vicdan yaptığım bile
oluyor.
Burada çocuklar gerçekten Allaha emanet büyüyorlar ama
maşallah pek bir şey olmaz, biz gözünün içine bakarız hastalıktan kalkamaz.
Ayakkabısız, montsuz o kadar yoldan kar, kış, kıyamette yürüyerek okula
geliyorlar. Mutlular mı, evet hem de çok.
Sonra dönüp bakıyorum kendimize. Bizler artık o kadar
yetinmiyoruz ki çocuklarımızda bu sebeple doyumsuz yetişiyor. Bu sebeple de
mutsuzlar. Yanlış nerde? Yanlış olan ne? Yanlış kim? Cevabını gerçekten bulamadım.
Aşağı tükürsen sakal yukarı tükürsen bıyık.
Ancak ileride onlar için ne olur bilmem ama anasınıfında
benimle topladıkları hatıraların kaliteli olması için çabalıyorum. Belki
imkanları olursa okurlar ve meslek sahibi olurlar kim bilir :) Güzel hatıralardan önemlisi var mı ki? Gerçekten çok şey hak ediyorlar. Tüm çocuklar çocuk olmayı hak eder.
Sizleri kocaman öpüyoruz, Kağızman’dan sevgilerle…
Sabiha ÖZKAN BADA
Okul Öncesi Öğretmeni
Okul Öncesi Öğretmeni