27 Mart 2014 Perşembe

Doğu'da Çocuk Olmak

Belki bu konu sizin pek ilginizi çekmeyecek ya da size bir şey katmayacak ama ben yine de yazmak istedim. Kars’ın Kağızman ilçesinde, doğu olmasına rağmen güzel bir okulda öğretmenlik yapıyorum. Belki biliyorsunuzdur.

Adı Havvanur, tam bir doğuda yetişmiş ailenin çocuğu. Geldiğinde kelimeleri bile tam çıkaramıyordu. Belki baktığınızda sevimli gelmez size ama benim için çok değerli. Çekingen, öpmek ister ama nasıl sokulacağını bile bilemez. Birisi öpse de öğretmenini o da nasiplense diye bakar. Sevgi dolu Havvanur’um, akıllı, kurallara uyar, sorumluklarını bilir. Büyüyünce de abla olmak istiyor. Çünkü hayalleri bu kadar kısıtlı olmak zorunda. Allahtan annesi istekli, ‘ben okumadım ama onu okutacağım hocam’ diyor.


Çocukları çok seviyorum. İnşallah Rabbim bana da zamanı geldiğinde nasip eder. Ancak buradaki çocukları görünce içim gidiyor. O kadar sevgi dolular ki. En küçük şeyle bile mutlu oluyorlar. Belki de yitirdiğimiz duygular hala buradaki çocuklarda var diye mi bilmem bana daha sıcak ve samimi geliyor. Gözlerinin içi gülüyor çocuklarımın. Her sabah, sabah öpücükleri için beni kapıda karşılıyorlar. Öyle akıllılar ki sadece imkan sunmanız yeterli.
Velilerimin çoğu okuma yazma bilmiyor. Çocuklarına anca okula giden ağabeyleri, ablaları yardımcı olabildikleri kadar yardımcı oluyorlar. Burada, okulumuzun dışında çocuğun dışarıda oynayabileceği ya da gidebileceği herhangi bir park, bahçe yok. Bu sebeple evlerinin bahçesi oyun parkı olmuş. Oyuncakları çamur. Okula gelmek bu yüzden daha da bir artı puan kazanıyor çocuklar için :) Okul öncesinin önemi daha yeni yeni anlaşılıyor. Çünkü velilerin genel bilinci ‘çocuk parasını almak için çocuklar okula gönderilir’dir ( gerçekten ilk geldiğim zamana göre çocuklar daha değerli ve istekleri daha önemli. Bu da beni çok mutlu ediyor. Okulun önemini anlayarak ve isteyerek gönderiyorlar. Öğretmenler olarak bu bilinci değiştirmek için çok çabaladık halen daha çabalıyoruz. Çocuk eğitimi için her zaman kapı kapı dolaşır, halkla iletişim haline geçer ve çocuklarını okul öncesine kaydederdik. Yani kısaca öğrenci toplardık. Çok şükür ki buna artık çok gerek kalmıyor.
Burada yazık ki çocuklar çabuk büyümek zorundalar. Değerli olmak için bu şart. Sevgiye bu yüzden açlar. Giyinmek, yemek onlar için lüks. Bu yüzden ben bile giyinmeme çok dikkat etmek durumundayım. Çünkü hep bana bakıp ailelerinden istekte bulunduklarını duyuyorum. Öğretmenim her gün farklı giyiyor, şunu giymiş, bunu yapmış, şunu takmış. Bu yüzden vicdan yaptığım bile oluyor.
Burada çocuklar gerçekten Allaha emanet büyüyorlar ama maşallah pek bir şey olmaz, biz gözünün içine bakarız hastalıktan kalkamaz. Ayakkabısız, montsuz o kadar yoldan kar, kış, kıyamette yürüyerek okula geliyorlar. Mutlular mı, evet hem de çok.
Sonra dönüp bakıyorum kendimize. Bizler artık o kadar yetinmiyoruz ki çocuklarımızda bu sebeple doyumsuz yetişiyor. Bu sebeple de mutsuzlar. Yanlış nerde? Yanlış olan ne? Yanlış kim? Cevabını gerçekten bulamadım. Aşağı tükürsen sakal yukarı tükürsen bıyık.
Ancak ileride onlar için ne olur bilmem ama anasınıfında benimle topladıkları hatıraların kaliteli olması için çabalıyorum. Belki imkanları olursa okurlar ve meslek sahibi olurlar kim bilir :) Güzel hatıralardan önemlisi var mı ki? Gerçekten çok şey hak ediyorlar. Tüm çocuklar çocuk olmayı hak eder.



Sizleri kocaman öpüyoruz, Kağızman’dan sevgilerle…

Sabiha ÖZKAN BADA
Okul Öncesi Öğretmeni

20 Mart 2014 Perşembe

Aden Yarım Yaşında :)

Vallahi çocuğum tam yarım yaşında :) Nasıl tatlı bir heyecan anlatamam, görmemişin çocuğu olmuş sendromuna yakalandım resmen :) Yarım yaş ne ? di mi yani ? Ama insan bebeğinin büyüdüğünü gördükçe bayram havası yaşıyor adeta, bendeki de tam olarak böyle bir şey.
Daha dün gibi hatırlıyorum hamile olduğumu öğrendiğim günü, ne çabuk geçti... O kadar çok şey yaşadım ki acısıyla tatlısıyla... Hastanede Aden'i kucağıma verdikleri gün dün gibi... Benim minik oğlum büyüdü, 6 aylık oldu. Allah daha nice güzel yaşlarını göstersin...
Her gün yeni şeyler keşfedip, her gün yeni şeyler öğreniyor. Nasıl da mutlu oluyor ufacık şeylerden, yorgun argın eve gelip, onu ilk gördüğüm an tüm yorgunluğum tüm üzüntüm gidiyor. Canım ne kadar sıkkın olursa olsun Aden'i kucağıma aldığımda hepsini unutuyorum.
Onunla birlikte bende olgunlaşıyorum... Anne olmak bir anda büyümek gibi bir şey zaten, muhteşem bir duygu. İnsan nasıl bu kadar anaç olabiliyor... Oluyor işte... Aden'in gelişi ile tüm hayatım değişti, her şeyi onun için yapar oldum. Çevremi daha iyi analiz edip daha iyi yönetebiliyorum. Artık eskisi gibi canımı sıkan şeylere günlerce üzülmüyorum, hatta takılmıyorum bile. Tüm önceliğim Aden... O'nun için neler yapabilirim, nasıl daha güzel vakit geçirebilirim, ona neler öğretebilirim gibi sorular ile meşgulüm sürekli. Kimseye aldırış etmiyorum açıkçası. Oğlum sayesinde bende olgunlaştım, gerçek aile olmanın ne demek olduğunu onunla hissettim üstelik tüm bunları sadece altı ay gibi bir zamanda anladım. Daha beni kim bilir nasıl güzel yıllar bekliyor.

İyi ki geldin oğlum, evimizi şenlendirdin. Bize aşk kattın, mutluluk kattın. Gerçek sevginin nasıl anlamlı olduğunu yeniden hatırlattın. Varlığın annene & babana güç veriyor, senin için tüm yolumuz... Senin için tüm çabamız, sen hep mutlu ol. Senden hayattaki yegane beklentimiz sadece mutluluğun ve sağlığın. Seni her şeyden çok seviyoruz, hep yanında hep arkandayız. Biz seninle aileyiz, karı-koca olan kimliğimiz seninle birlikte anne-baba 'ya terfi etti. İyi ki varsın Aden'imiz...

Seni çok seven,
Annen...

 Aden 1 aylık :)

Aden 2 aylık :)

 Aden 3 aylık :)

Aden 4 aylık :)

Aden 5 aylık :)

Aden 6 aylık :)

19 Mart 2014 Çarşamba

Ofis Saçları

Güneşli bir İstanbul sabahından herkese günaydın...
Dışarıda insanın içini dolduran, ısıtan, gülümseten, pozitif olmaya iten şahane bir hava var...

Kim ne derse desin havalar insanın güne başlamasında önemli etken, yani benim için öyle ne yalan söyleyeyim. Mesela ben gri havaları hiç sevmem, o gün ne kadar keyifli olursam olayım hep depresif bir havam vardır, ara ara modum düşer. 
Ama bahar öyle mi ? 

Evden çıkmadan önce saçımla fazlaca haşır neşir olduğumdan sanırım aklıma böyle bir post hazırlamak geldi, iş hayatında olmak demek hızlı makyaj, hızlı saç şekillendirme ve hızlı kombin yapma konusunda master degree olmak demek bana göre. Makyaj konusunda oldukça hızlıyım, kombinde de fena sayılmam ama bu saç beni benden alıyor. Kabusum resmen. Sizin de böyle ise, mahmure.com'dan derlediğim çeşitli modeller hayat kurtarıcınız olabilir. 

İyi seyirler, güneşli havalar kızlar !

Kahkül kestirdikten sonra ofiste en çok kullandığım model bu benim :)


H.Sonu kaçamaklarında en ideal topuzum mesela :)






18 Mart 2014 Salı

Paris Moda Haftası 2014

Herkese selamlar...
Bu sefer ki biraz farklı hanımlar, hep birlikte Paris Moda Haftasına gidiyoruz ve sokak stillerini fotoğraflayan mahmure.com'un şahane fotoğraflarından derlediğim postu keyifle izliyoruz ttaaaa ttaaaammmm...

Beni bilenler ne kadar değişik tarzları denediğimi ve yakıştırdığımı bilirler. Bu konuda hiç mütevazi olamayacağım sanırım tarz denilen meretten biraz anlıyorum. Fotoğrafları görür görmez okuyucularıma ulaşmalı bunlar dedim, her sene takip eder, kendime bir şeyler çıkarırım muhakkak. Kim bilir belki bir gün eski sektörüm de kariyerime devam eder ve bu moda haftalarını yerinde takip ederim :) Hızlı, bol ışıklı, bol neşeli ve bir o kadar da yorucu ve yoğun moda & tekstil.

İşte size birbirinden tarz, birbirinden şık ve farklı görüntüler :) 
Welcome to Paris Ladies :)













Ve bu kadına bayılıyorum :) Miroslava Duma !!!


10 Mart 2014 Pazartesi

İŞLİK KADIKÖY’DE MART AYI


‘çocuklar için stop-motion atölyesi’
8 Mart-29 Mart 2014, (4 hafta)
Her cumartesi, saat 11.00-13.00

4 hafta sürecek bu atölye çalışmasında çocuklar önce hikayelerini yaratıp kurgularını yapacaklar, kurguladıkları mekanı, özgün karakterleri oluşturacaklar ve sonrasında da kısa filmlerini çekeceklerdir. 
Durağan üç boyutlu objeleri hareket edermiş gibi gösteren aninasyon türü olan 'Stop Motion' tekniği ile çocuklar motor becelerini geliştirir, fotoğraf çekmeyi öğrenirler. Bu teknik ile çocuklar yarattıkları hikayenin devamlılığını sağlamayı, satrançtaki gibi, bir hamle yapmadan  o hamle öncesini düşünebilmeyi kavrarlar. Bu çalışma çocuğa grup içinde kendi fikirlerini dile getirme şansı verir ve gruptaki bütün çocuklar söz sahibi olur. 

1.hafta; tanışma ve hikaye oluşturma
8 mart  2014/c.tesi, 11.00-13.00 

2.hafta; mekan tasarım ve uygulama
15 mart  2014/c.tesi, 11.00-13.00 

3.hafta; karakter tasarım ve uygulama
22 mart  2014/c.tesi, 11.00-13.00 

4.hafta; çekim ve montaj
29 mart  2014/c.tesi, 11.00-13.00 

4 hafta sürecek olan stop-motion atölyesine katılımcı sayısı 10 kişi ile sınırlıdır.  
Programımız +7 yaş için geçerlidir. 4 haftalık toplam ücret:180TL.

eşlikçiler;
Fırat Bingöl, Sedef Kermen, Gizem Gürsel

‘çocuklar için günlük atölye programları’

‘pop-up kukla atölyesi’, +7 yaş  45 TL
8 mart 2014/c.tesi, 14.00-16.00
eşlikçi : Sedef Kermen 

‘stop-motion atölyesi’, +7 yaş, 45TL 
15 mart 2014/c.tesi, 14.00-16.00
eşlikçi : Fırat Bingöl-Endam Acar

‘içimizdeki kahramanlar maske atölyesi’, +7 yaş, 100 TL
2 günlük atölye çalışmasıdır, 14.00-16.00
22 mart 2014/c.tesi-şekillendirme 
29 mart 2014/c.tesi-boyama
eşlikçi : Gizem Gürsel

İşlik//Kadıköy, 
Detaylı bilgi için:

Evren Kıvançer
05322673076

Çocuk Demek...



Pulsuz Dilekçe

Sevgili Anne ve Babacığım,

Bütün duygu ve düşüncelerimi dile getirebilseydim, size şunları söylemek isterdim:

Sürekli bir büyüme ve değişme içindeyim. Sizin çocuğunuz olsam da sizden ayrı bir kişilik geliştiriyorum. Beni tanımaya ve anlamaya çalışın.

Deneme ile öğrenirim. Bana ayak uydurmakta güçlük çekebilirsiniz. Oyunda, arkadaşlıkta, uğraşlarımda özgürlük tanıyın. Beni her yerde her zaman koruyup kollamayın.

Davranışlarımın sonuçlarını kendim görürsem daha iyi öğrenirim. Bırakın kendi işimi kendim göreyim. Büyüdüğümü başka nasıl anlarım?

Büyümeyi çok istiyorsam da ara sıra yaşımdan küçük davranmaktan kendimi alamıyorum. Bunu önemsemeyin. Ama siz beni şımartın. Hep çocuk kalmak isterim sonra.

Her istediğimi elde edemeyeceğimi biliyorum. Ancak siz verdikçe almadan edemiyorum. Bana yerli yersiz söz de vermeyin. Sözünüzü tutmayınca sizlere güvenim azalır.

Bana kesin ve kararlı davranmaktan çekinmeyin. Yoldan saptığımı görünce beni sınırlayın. Koyduğunuz kurallar ve yasakların hepsini beğendiğimi söyleyemem. Ancak, hiç kısıtlamayınca ne yapacağımı şaşırıyorum. Tutarsız davrandığınızı görünce hem bocalıyor, hem de bundan yararlanmadan edemiyorum.

Öğütlerinizden çok davranışlarınızdan etkilendiğimi unutmayın. Beni eğitirken ara sıra yanlışlıklar yapabilirsiniz. Bunları çabuk unuturum. Ancak, birbirimize saygı ve sevginin azaldığını görmek beni yaralar ve sürekli tedirgin eder. Çok konuşup çok bağırmayın. Yüksek sesle söylenenleri pek duymam. Yumuşak ve kesin sözler bende daha iyi iz bırakır. “Ben senin yaşındayken…” diye başlayan söylevleri hep kulak ardına atarım.

Küçük yanılgılarımı büyük suçmuş gibi başıma kakmayın. Bana yanılma payı bırakın. Beni korkutup sindirerek suçluluk duygusu aşılayarak uslandırmaya çalışmayın. Yaramazlıklarım için beni kötü çocukmuşum gibi yargılamayın. Yanlış davranışımın üzerinde durup düzeltin. Ceza vermeden önce beni dinleyin. Suçumu aşmadığı müddetçe cezama katlanabilirim.

Beni dinleyin. Öğrenmeye en yatkın olduğum anlar, soru sorduğum anlardır. Açıklamalarınız kısa ve öz olsun. Beni yeteneklerimin üstünde işlere zorlamayın. Ama başarabileceğim işleri bekleyin. Bana güvendiğinizi belli edin. Beni destekleyin; hiç değilse çabalayın. Beni başkalarıyla karşılaştırmayınız; umutsuzluğa kapılırım.

Benden yaşımın üstünde olgunluk beklemeyin. Bütün kuralları birden öğretmeye kalkışmayın; bana süre tanıyın. Yüzde yüz dürüst davranmadığımı görünce ürkmeyin. Beni köşeye sıkıştırmayın; yalana sığınmak zorunda kalırım. Sizi çok bunaltsam bile soğukkanlılığınızı yitirmeyin. Kızgınlığınızı haklı görebilirim, ama beni aşağılamayın. Hele başkalarının yanında onurumu kırmayın. Unutmayın ki ben de sizi yabancıların önünde güç durumlara düşürebilirim.

Bana haksızlık ettiğinizi anlayınca açıklamaktan çekinmeyin. Özür dileyişiniz size olan sevgimi azaltmaz; tersine, beni size daha çok yaklaştırır. Aslında bende sizleri olduğunuzdan daha iyi görüyorum. Bana kendinizi yanılmaz ve erişilmez göstermeye çalışmayın. Yanıldığınızı görünce üzüntüm büyük olur.

Biliyorum ara sıra sizi üzüyor belki de düş kırıklığına uğratıyorum. Bana verdikleriniz yanında benden istediklerinizin çok olmadığını da biliyorum. Yukarıda sıraladığım istekler size çok geldiyse birçoğundan vazgeçebilirim; Yeter ki beni ben olarak seveceğinize olan inancım sarsılmasın.

Benden “örnek çocuk” olmamı istemezseniz, ben de sizden kusursuz ana-baba olmanızı beklemem. Sevecen ve anlayışlı olmanız bana yeter.

Sizin çocuğunuz olarak doğmak elimde değildi. Ama seçme hakkım olsaydı, sizden başka kimsenin çocuğu olmak istemezdim.

Sevgiler, Çocuğunuz…

Benim, özellikle veli toplantılarımda okuduğum ve okuyacağım bir mektuptu yukarıda okuduğunuz yazı. Tek cümleyle bizi anlatan ve kulak verirseniz bize yardımcı olan ve yol gösteren bir yazı. Neredeyse tüm öğretmenler bu mektubu bilirler belki de sizler de biliyorsunuz. Peki, bizler bu mektupta yazılanları ne kadar dikkate aldık ya da alırız?

Önceki yazımda da dediğim gibi ebeveyn olmak dünyanın en zor mesleği ve en şefkat, sabır… gerektiren işi. Bu zorlukların mükafatı da büyük. Sadece karşımızdakinin çocuk olduğunu hatırlayalım.

Çocuk demek; küçümsemek ya da onları küçültmek değil,
Çocuk demek;onların göremediği ya da hissedemediği anlamına gelmez,
Çocuk demek; sadece sevmek değil,
Çocuk demek; çizgi filmler değil,
Çocuk demek; parayla satın aldıklarınız değil,
Çocuk demek…

Bir de yukarıdaki cümleleri olumluya çevirelim.

Çocuk demek; küçük de olsa birey oldukları ve saygı duyulmayı bekledikleri.
Çocuk demek; onların aslında her şeyi hissettiği ve hatta bunu size çeşitli yollarla belli ettikleri.
Çocuk demek; onlara sadece sevdiğini söylemek yerine belli de etmek.
Çocuk demek; zamanını iyi yönde değerlendirebileceği her şey.  
Çocuk demek; parayla satın alamadığınız duygular.

Sevelim, sevilelim, sevdiğimizi hissedelim ve hissettirelim. Zaman geçiyor. Elinizde olmadan bebeklerimiz büyüyor ve onlara yetişin. Yetişin ki bizler sizin çocuklarınızla gurur duyalım.

Her şey okullarda ya da hayatta öğrenilmez. Çocuğunuzun ilk öğretmeni siz olun.
Sevgilerle…

Sabiha Özkan Bada
Okul Öncesi Öğretmeni

5 Mart 2014 Çarşamba

Anion & WinSmile

Ne zamandır size bahsetmek istediğim bir ürün grubu vardı, eminim hem çok ilginizi çekecek hem de çok memnun kalacaksınız.

Diş macunundan başlamam gerekirse; ben çok memnun kaldım neredeyse iki haftadır bunu kullanıyorum ve diğer diş macunlarından çok ama çok farklı. Daha ilk kullanımınızda ne demek istediğimi anlayacaksınız. V-Shine Winsmile Anyon & Mineral Tuz Diş macunları nadir, değerli Paleozoik mineral tuzları kullanır ve ağız sağlığı için devrimci bir atılım sağlar. Ayrıca Modern ağız sağlığı teknolojisi ile doğal mineral tuzların özünü entegre etmiştir. Winsmile Anyon & Mineral Tuz Diş macunları size taze tad, diş ve ağız koruması sağlamada yardımcı olur. Böylece size kapsamlı ve uzun süreli diş sağlığı sunar. 




Gelelim anion kadın pedlerine; ürünlerin hepsi antibakteriyel. Piyasadaki bir çok üründe aynı özellik mevcut yazıyor ancak pedi kullandığınızda bunu size en iyi hissettiren anion grubu kesinlikle. Denemeye değer bir ürün şimdiden söyleyeyim. Ayrıntı verecek olursam eğer şu şekilde bir bilgilendirme yapabilirim;


Antibakteriyel 
Love Moon’un Anyon kartuşu ıslandığında veya nemlendiğinde yoğun derecede anyon salgılar.
Açığa çıkan oksijen kadınsal hastalıklara yol açan en önemli etkenleri ortadan kaldırır.

Rahatlık Seviyesi
Love Moon, kimyasal elyaf yüzeyler içermediğinden sıradan hijyenik pedlerin sert yüzeylerinden farklı olarak daha yumuşak, ince ve rahattır.

Hava Geçirgenliği
Love Moon’un alt yüzeyi havayı geçirir ancak sıvıyı geçirmez. Bakterilerin çoğalmasına ve  kadınsan hastalıkların oluşmasına fırsat vermez.

Sıvı Emiciliği
Yüzey, sıradan hijyenik pedlerin hapsettiği sıvı miktarının iki katını hapseder. Süper derecede emici katman, nüfuz eden sıvıyı tutarak, yanlardan ya da arkadan olabilecek taşmaları engeller.




7 KATMANLI KORUMA
  • Ultra Rahatlık verici, çok yumuşak pamuksu örtü
  • Adet dönemindeki rahatsızlığı hafifleten anyon tabaka
  • Yumuşaklık ve rahatlık verici, 1. Ultra yumuşak pamuk tabaka
  • Üst tabakayı kuru tutan ve sıvıyı emici, ultra yumuşak jel tabaka
  • Yumuşaklık ve rahatlık verici 2. Ultra yumuşak pamuk tabaka
  • Havayı geçiren ve sıvı geçirmeyen tazelik veren tabaka
  • Özel dizayn edilmiş insan sağlığına zararı olmayan ve kimyasal olmayan yapıştırıcı
Ve dahası bu ürünlere Sevgili Nur Hanım sayesinde kolayca ulaşabilirsiniz, kendisine bana bu fırsatı verdiği için blogum aracılığıyla bir kez daha teşekkür etmek isterim.

Nur Hanımın instagram hesabı : organik_yasam 
Mail adresi ise; organikyasam55@gmail.com

Ürünleri internet üzerinden sipariş edebilir yahut Nur Hanım'ın kendisi ile direkt iletişime geçebilirsiniz.