28 Haziran 2014 Cumartesi

LINE Camera ile makyajsız selfie’niz kalmasın!

Yılın en güzel zamanlarına girdik, her yer bir moda çekimini andıran tatil fotoğraflarıyla dolmaya başladı bile. Bu dönemde özellikle ünlüleri takip etmek oldukça keyifli oluyor. Gazete ve dergilerdeki donuk fotoğraflar yerine sosyal medya hesaplarında daha cesur davranabiliyorlar. Bu yıl hem şarkılarıyla hem de sansasyonel hareketleriyle dikkat çeken Miley Cyrus, Instagram hesabındaki fotoğraflarla da hayranlarını etkilemeyi biliyor.

http://instagram.com/mileycyrus

Fotoğraflar için hangi uygulamayı kullandığını merak ediyorsanız eğer size güzel bir haberimiz var. Kullandığı LINE Camera uygulaması ücretsiz ve siz de kullanabilirsiniz. Ayrıca tüm fotoğraflarınızı doğrudan Twitter, Facebook ve Instagram gibi hesaplarınızda paylaşabiliyorsunuz.

iOS cihazınıza indirmek için: http://bit.ly/CameraiTunes

Android cihazınıza indirmek için: http://bit.ly/CameraGooglePlay

Uygulamayı ilk açtığınızda size SHOP, pick, CAMERA, GALLERY, BEAUTY ve COLLAGE+ seçenekleri sunuluyor. Aşağıda bunların ne işe yaradıklarını okuyabilirsiniz

Sıradan selfie’ler geçmişte kalsın

“Fotoğraflarım istediğim gibi çıkmıyor” diyorsanız Camera ve Gallery özelliklerini kullanabilirsiniz. Daha önceden çektiğiniz bir selfie üzerinde değişiklik yapmak için Gallery seçeneğini; yeni bir selfie çekmek için Camera seçeneğini kullanabilirsiniz. Birbirinden farklı onlarca filtre içinden fotoğrafınıza en uygunu ile harika bir görünüm yaratabilirsiniz. Bunun yanı sıra, çerçeve ekleme, SHOP seçeneğine gitme, yazı ekleme ve fotoğraf üzerinde parlaklık / saydamlık gibi ayarları da yapabilirsiniz. Fotoğraf makinası ikonunu sağa kaydırıp fotoğraf çektiğinizde, fotoğrafınızı çekmeden önce tasarım ikonundan filtre ya da çerçeve eklemenize olanak sağlıyor.

Tüm dünyada sticker mesajlaşmalarıyla ünlü olan LINE’ın sticker’ları fotoğraflarınızı süslemede de kullanılabiliyor. Bunun için “Shop” bölümünü kullanabilirsiniz. LINE Camera’nın ücretsiz sunduğu sticker’lar, fotoğraflarınıza ekleyebileceğiniz gözlük, şapka gibi eğlenceli aksesuarlar, konuşma balonu ve kalp, yıldız gibi tasarım pulları kullanabiliyorsunuz. Bunun yanı sıra fotoğrafınıza eklemek isteyebileceğiniz farklı tasarımlar ve özel tasarlanan setlerden satın alabiliyorsunuz.

Sticker ve dekorasyonların yanı sıra birçok efekt ve filtreyle fotoğraflarınızın havasını değiştirebilirsiniz. Sivilceler hep en lüzumsuz zamanda çıkar. İlk buluşmada, mezuniyet balosunda, doğum günlerinde… Hiçbir özel günü atlamaz yani. Bu nedenle en çok işinize yarayacak araçlardan birisi de yüzünüzdeki sivilce gibi lekeleri silmenize yarayan “Blemishes” ve gözaltı bölgesindeki koyu rengi azaltan “Dark Circle”. “Beauty” menüsü altındaki özelliklerle kuaförün sade olsun dediğiniz halde yaptığı abartılı makyajdan kurtulabilirsiniz. Dahası mı? Burnunuzu küçültebilir, yüzünüzü inceltebilir ya da uzatabilir, gözlerinizi büyütebilirsiniz. Hatta biraz eğlence için fotoğrafınızın üzerinde yaptığınız değişikliklerle komik fotoğraflar yaratıp arkadaşlarınızla gülebilirsiniz.

Güzel anlarınızın fotoğraflarını bir arada tutmak için kolajlar oluşturabilirsiniz. Bazı güzel anları tek bir kareye sığdırmak zordur o yüzden LINE Camera’nın Collage seçeneği ile fotoğraf düzenini ister kendiniz belirliyorsunuz isterseniz de LINE Camera’nın 2-9 arası fotoğraf yükleyebileceğiniz onlarca hazır kolaj temasından birini seçebiliyorsunuz. İstediğiniz fotoğrafları ekleyip dilerseniz de arka plan rengini değiştirebiliyorsunuz. Bunun yanı sıra LINE Camera’nın sunduğu tasarım araçları da kullanılabiliyor.

Bir boomads advertorial içeriğidir.

16 Haziran 2014 Pazartesi

Kaliteli Yaz Tatili Etkinliği Nasıl Olur ?




Merhaba sevgili anneler,
Umarım bomba gibi bir yaza hazırsınızdırJ şahsen gerçekten bu sene beynimin dışında bedenimin de yorulduğunu hissediyorum. İnşallah bu yazı gerçekten kaliteli geçirir ve dinlenirim.
Bu Cuma, çocukların karneleri veriliyor. Zaman aslında muhteşem hızlı geçiyor ve yapacaklarımı yetiştirmek adına sürekli not tutuyorum. Çocuklara sene içinde ne kadar çok söz verdiğimi görüyorumJ 17 öğrencimin hepsi bu sene mezun oluyor. Seneye mini mini 1 olacaklar. Gerçekten onlar adına ben heyecan yaşıyorum. Acaba öğrendiklerini hayata geçirebilecekler mi? 1. sınıfın temposuna ayak uydurabilecekler mi?...aklımda bin bir soru. İstiyorum ki çok ama çok başarılı olsunlar ve seneler sonra benimle karşılaştıklarında mesleklerini eline almış ve iyi ki bizim öğretmenimiz olmuşsunuz desinler. Beni güzel hatırlasınlar. Her gün yatağa yattığımda mesleğimle ilgili tek duam bu.
Ancak galiba benim yetiştirdiğim öğrenciler senenin başlarında biraz bocalıyorlar. Çünkü zaten okul öncesi 1. sınıftan farklı iken bir de çocukların farklı ortam, farklı arkadaşlar, farklı ilgi alaka görünce hayal kırıklığı yaşayabiliyorlar. Sorun bende ama ne yapayım şımartıyorum galiba çocuklarımı. Ama neyse ki alışınca depar atıyorlar arkadaşlarına, güzel haberlerini alıyorum. Tabi bu da harika hissettiriyor kendimi. Sürekli öğretmenleri ve velilerimle iletişim halinde olmaya çalışıyorum. Şimdi sıra bu seneki bıdıklarımdaJ inşallah sorunsuz bir şekilde okullarına adapte olurlar. Özgüvenlerini hiç kaybetmezler. Onlara şimdiden başarılar diliyorum.
Gelelim bu yaz için çocuklarımızla neler yapabiliriz?
Okul öncesinden 1. sınıfa, ilk okuldan orta okula, orta okuldan liseye, liseden üniversiteye… nedense bu geçişlerde  hep zorlanılmıştır. Eğer ki sizin çocuğunuz da bu geçiş aşamasında ise lütfen biraz kulak kesilelim.
*Her zaman dediğim gibi kurallarınız hayat şekliniz olduğu sürece aslında pek problem yaşamıyorsunuz. Çünkü devamlılık aslında bir püf nokta hayatımızda. Esneklikler elbette ki yaşanacaktır. Ancak bunu çocuğunuza her zaman gerekçeleriyle açıklamanız ve  geçici bir durum olduğunu belirtmeniz gerekmektedir.
*Yazın tatildesiniz ve çocuğunuz da dinlenmeli. Uyku düzenini nasılsa tatilde diye düşünerek bozmaya çalışmayın. Düzen kolay oturtulamaz ancak kolay bozulabilir. Dikkatli olmakta fayda var diye düşünüyorum.
*Özellikle hassas olduğum nokta televizyon, bilgisayar, oyunlar, çizgi filmler…gerçekten zaman kaybından başka hiçbir getirisi yok aksine götürüsü olmakta. Çocuklarınız sizin her şeyinizse bu konuda onları korumak ve gerekli tedbirleri almakta sorumluluk tabiî ki sizde. Onun yerine kitap okumalarına destek olun, yol gösterin. Bu sayede daha sosyal, özgüvenli, kültürlü…çocuklarımız olacaktır. Tam da burada önemle altını çizmek isterim ki çocuğunuzun kitap okumasını isterken sizin televizyon izlemeniz elbetteki olumlu bir örnek olmayacaktır unutmayalım. Kitap okumak için okuma yazma bilmek gerekmez çocuklar resimlerine bakarak da harika kitaplar okuyabiliyor. Deneyin derimJ
*Bir öğretmen olarak istediğim şey şu ki sene içinde öğrendiklerini (özellikle okul öncesinde olanlar yazın pekiştirmeliler) tekrarlamalarıdır. Temelimiz ne kadar sağlam olursa o kadar iyi. Kağıtları kesin, yapıştırın, çizin, meyveleri sayın, toplama çıkarma yapın, eğitici oyuncaklarla düşünmesini sağlayın… her gün mutlaka okuldan kopmamak adına bir şeylerle ilgisini çekin. Okula daha kolay uyum gösterecektir.
*Çocukların etrafını keşfetmesine izin verin. Dokunsun, yesin, kendi hayatında etkin hale gelsin. Büyüdüğünü hissetsin. Sorumluluklarını bilsin. Çünkü okul öncesinde bizler çocukla daha birebir iletişim halindeyiz ancak ilköğretimde teneffüs var ve okulda kendinden büyükler de olacak. Bu gibi durumlarda nasıl davranması gerektiğini öğrenmesi gerekmekte. En azından sizin veya başka bir büyüğü olmadan da kendisini koruyabilmeli ve bakımını sağlamalı. Bunu en iyi gözlemleyebileceğiniz yerler çocuklar için hazırlanan farklı ortamlar. Mesela sinema, tiyatro, görev aldığı bir gösteri…
*Bir diğeri de evde zaman geçirmek yerine çevre gezlerine mutlaka zaman ayırın. Bu sayede iletişim kurması gelişecek ve pekişecektir.
*Gelelim asıl meseleye, belki öğretmen olarak söylememem gereken bir şey ama her çocuk her öğretmenle iyi bir iletişim kuramayabiliyor. Aralarında bir şeyler eksik ya da fazla ama bir şeyler yolunda gitmiyor. Bu sebeple çocukların ilgi ve istekleri, sizin gözlemleriniz… gibi bir çok etkeni düşünerek ona uygun bir öğretmen tercihiyle çocuğunuzu eğitim- öğretime başlatın. Çünkü bu çocuğun eğitim hayatında gerçekten çok ama çooooook önemli.
Kendimden hatırlıyorum. Sınıf öğretmenim matematiği çok önemsiyordu ve üstüne düşerdi. Öğretmenimizi çok severdik ve gerçekten çok kaliteli bir öğretmendi. Biz sınıfça matematiği onun sayesinde sevdik ve başarı gösterdik. Bunun aksine lisede fizik öğretmenimle yıldızım hiç barışmadı bu da notlarıma yansırdı tabi. Sırf fizik öğretmenimin yüzünden sayısala gitmemiştim. İşte böyle. Eğitim hayatımızda öğretmen her şey. Yazdan araştırmalara başlayın derim.
Velilerime her sene sonunda söylerim bunu. Tabi burada uygulanamıyor ama siz bulunduğunuz yerlerde şansınızı deneyin. Çocuklarımız kıymetli.
Çocuğunuzla kaliteli, güzel, eğlenceli geçireceğiniz bir yaz dileğiyle.

Kars’dan sevgiler. 

Sabiha Özkan BADA
Okul Öncesi Öğretmeni

9 Haziran 2014 Pazartesi

Hamilelerde Şeker Yüklemesi Testi



Şeker yüklemesi olsa da adı bence kelimenin tam manasıyla tatsız bir test bu... Ben çok zorlanarak yaptırmıştım bu testi, belki de tatlı ile aramın olmadığından bilemiyorum. Zira bu testi hiç zorlanmadan yapan arkadaşlarım da var :) Şeker dolu suyu bir dikişte bitirebilen... Kendilerini buradan bir kez daha tebrik ediyorum.
Şeker yüklemesi hamileliğin 24. - 28. haftalarında yapılır. Şeker tarama testi olan bu anlamsız şey, gebelikte diyabet endikasyonu riskini önceden fark etmek için uygulanıyor. Son günlerde ise gerekliliği tartışılır hale geldi. Ki ben daha o zaman kendi doktoruma yalvarmıştım bana yapmayın diye ama nafile :) Şimdi şimdi okudukça, araştırdıkça gerçekten keşke yaptırmasaymışım diyorum. 
Geçenlerde Sevgili Prof. Dr. Canan Karatay'ın bir programda söylediklerini bir gazetede okuma şansına eriştim. Kadına hak vermedim değil. Teknoloji bu kadar ilerlemişken bunu anlamanın başka alternatifleri olmalı elbet.
İnternetten sizin için araştırdım, işte o çok konuşulan röportaj;


Prof. Dr. Canan Karatay hamilelere özel olarak hazırlanan diyetlere savaş açtı. Karatay "Hamilelerin şeker tüketmesi tehlikeli ve zararlıdır" dedi.

Neden hamilelere şeker yüklenmesini doğru bulmuyorsunuz?
Hamilelerde normalde gebelik hormonları olduğu için plasenta dediğimiz çocuk eşiğinden de hormonlar salgılanır. Vücut gebeliğe ve vücut gelişimine hazırlanır. Bu hormonlar genelde insülin direnci yapar. İnsülin gebelerde ay ilerledikçe yükselir. Bu yüzden hamilelerin 24 haftadan sonra yükselen kan değerleri insülini mutlaka olur. Bu vücuttaki hormonal değişikliğin sonucudur. Hamilelerde insülin eksikliği yoktur. Aksine insülin fazlalığı vardır. 

Hamile olanlara şekerli gıdalar vermenin ne gibi zararı olur ki?
Hamilelere şeker yüklemesi yapmak tehlikeli ve zararlıdır. Anne karnında 2,5 kilo bir bebeğin pankreası ve kalbi daha gelişmektedir. Durum böyleyken 2,5 kilo bir bebeğe şeker veremezsiniz. Şeker yüklemesi yapılanların yüzde 80'ini fenalaşıyor. 

Neden yağlı yiyecekleri önerdiğiniz için eleştiriliyorsunuz?
Yapılan araştırmalardan haberdar olmadıkları için. Diyet programları ilk başta protein öneriyor. Yalnız protein yediğin zaman vücut birden bire çöküyor. Kilo veriyorsunuz ama vücudun metabolizması alt üst oluyor. Fındık, fıstık hiç verilmiyor. Onlar kalp hastalığını, şeker hastalığını, damar sertliğini önlüyor. Bilmiyorlar da ondan konuşuyorlar.

Hastalıkların artmasıyla tüketilen besinler arasında bir bağlantı var mı?
Evet var. Hastalıkların sebebi Omega 6 dediğimiz çabuk bozulan bitkisel yağların fazlalığıdır. Sağlıklı yağlar, doğal köy tereyağı, sızma zeytinyağı ve doğal balık yağıdır. Bunlara dikkat edilirse elbette ki hastalıklar da bağlantılı olarak azalır.

Yağlı yiyeceklere neden olumsuz yaklaşılıyor?
Bakın bunlar hep "Yağ yersen yağlanırsın" görüşünden çıktı. Böyle bir görüş yanlış. Artık görüldü ki trans yağ dediğimiz bozuk yağlar tehlikeli. Geçen sene İsveç Sağlık Bakanlığı artık az yağlı diyet uygulaması önerisini reddetti. Çünkü hastalıkların sebebi yağlar değil, şekerlerdir. İnsülin şekeri yağ olarak depo edilir. Yağ, yağ olarak depo edilmez. Bu çalışmalardan haberleri yoksa beni ilgilendirmez.

Kolesterol konusunda söylediklerinizi açıklar mısınız? İyi mi kötü mü? 

Kolesterol yağ değildir, tehlikeli de değildir. İyi ve kötü kolesterol diye bir şey yoktur. Her zaman iyidir ve hayatidir. Düşük kolesterol ölüm sebebi. Kolesterol ve hayvansal yağ kalp hastalıklarını önler. 

Canan Hoca'yı severim... Her zaman çok içten bulmuşumdur kendisini neden bilmem... Ekranlardan bize yansıyan o hayat dolu enerjisi olsa gerek.
Şayet komplike bir durum gelişmemişse bende bu durumu gereksiz bulanlardanım açıkçası.
NOT : Kesinlikle yazım şahsi kanaatimdir, asla tıbba ışık tutamaz. Lütfen yazdıklarımı doktorunuz ile görüşünüz. Sizin gebelik takibinizi en iyi bilen ve yöneten kişi doktorunuzdur. Hiçbir sorumluluk kabul edilemez.

Sevgiler,

4 Haziran 2014 Çarşamba

Banz Güneş Gözlükleri

Banz markasını tüm anneler neredeyse biliyor, bebek güneş gözlüğü üreten ünlü bir marka. Anneler markayı tanıyor tanıyor olmasına ama içeriğini pek bilmiyor. Pek çok anne arkadaşım ile defalarca güvenilirliğini tartıştık bu markanın, bende dayanamayıp Türkiye Temsilcisi Sevgili Barış Terzioğlu ile iletişime geçtim. Kendisinden bir bilgi yazısı talep ettim. Sağ olsun ilgilendi ve bilgilendirdi bizleri. İşte Barış Terzioğlu'nun marka hakkında söyledikleri;

Banz markası 2001 yılında Avustralya'da bebek ve çocuklar için ideal güneş gözlüğünü üretme fikriyle kurulmuştur. Bu gözlükler başı sarmalayan, elastik bantlı tasarımı ve 100% UV korumalı lensleriyle dünya genelinde aldığı ödüllerle haklı bir ün elde etmiştir. Zaman içerisinde çocukların hassas göz ve ciltlerini zararlı UV ışınlarından koruma amaçlarıdahilinde ürünlerine, şapka ve mayo koleksiyonlarıda da eklenmiştir. Banz markalı ürünler, dünya üzerindeki en sert UV iklimlerinde birine sahip Avustralya'da, Avustralya Kanser Konseyi tarafından tavsiye edilmektedir. Ürünler Tayvan menşeili olup, distribütörü olarak tarafımızdan Banz Inc. İngiltere ofisinden ithal edilmektedir.
 
Gözlüklerimize gelince Baby Banz (0-2 yaş) ve Kidz Banz (2-5 yaş) olmak üzere iki kategorimiz bulunmaktadır ve boyutları dışında aralarında bir fark yoktur. 20'ye yakın renk seçeneği olan gözlüklerimiz güneşin zararlı UVA ve UVB ışınlarına karşı %100 koruma sağlamaktadır. Klasik gözlük sapı yerine kullanılan ve çerçeve rengine uygun neopren kayışlar kolay ve uzun süreli kullanım için ayarlanabilir bir yapıya sahiptir. Suda batmayan malzeme özelliği olan bu kayışlar sayesınde hem ufaklıkların gözlüklerini atmaları hem de hassas ciltlerinin zarar görmesi engellenmiştir. Muadilleri arasında bebek ve çocukların konforu için çerçeve kısmında silikon kullanılan tek gözlük markasıdır.
 
Özellikleri:
- Silikonla destekli burun ve alın bölümü ekstra konfor sağlar.
- Banz gözlükleri Bpa ve ftalat içermez.
- UV400 kategori 3 lensler 100% UV koruması sağlar.
- Darbeler dayanıklı polikarbonat malzemeden üretilmiş çerçeve
- Suda batmayan, ayarlanabilir neopren kayışlar
- Baş çevresi genişliği: Baby Banz Min.43-Max.52cm ile Kidz Banz Min.48-Max.55cm
- Bütün Banz gözlüklerinin camları numaralı optik camlarla değiştirilebilir.



Benim aklımdaki sorular cevap buldu diyebilirim. Eğer hala soru işareti taşıyorsanız benimle iletişime geçebilir Barış Bey'den daha fazla bilgi alabilirsiniz.

Sevgiler,

Güneş Kremi Durumları

Malumunuz yaz geldi aslına bakarsanız gelmek üzere :) Haziran olmasına rağmen hava durumu hala sıkıntılı... Yazın gelmesi ile birlikte tatil planlarımız hareketlendi tabi :) Bu sene benim işim daha bir zor, bebekle tatil olayı fazlasıyla kasıyor beni. Önceden iki kişi hazırlar valimizi düşerdik yola ama bu sene durum epey farklı ve zorlu. Aden ile yapacağımız ilk tatilimiz olacak :) Şimdiden stres aldı beni aa dostlar :)
Aden için uygun olan güneş kremini bulacağım diye neredeyse hatim ettim. Araştırmadığım, sormadığım marka kalmadı diyebilirim. Kendimi uzman ilan edebilirim o derece yani :) Bebeklerin cildi o kadar hassas oluyor ki insan o mucizeyi koruyacağım diye ne yapacağını şaşırıyor. Diğer kafamı kurcalayan bir konu ise bebeklere güneş kremi sürülmeli mi ? Bu da ayrı bir mesele...
Doktorların bir bölümü güneş kremi kullanılmaması gerektiğini savunuyor aslına bakarsanız; ama biz senelerdir güneşe çıkmadan hatta kışın bile teninizi güneş koruyucular ile koruyun cümlesi ile avutulduk. Böyle biliyoruz... Bu yol ayrımı gerçekten çalkantılı... Söz konusu bebek olunca insan daha da geriliyor. Onlar için doğru ürünü bulmak ve kullanmak biz annelerin boynunun borcu :)
Güneş ışınlarının cildimiz açısından ne kadar zararlı olduğunu hepimiz biliyoruz, bir çok kanser riskini beraberinde taşıyor bu ışınlar. Bu sebeple ben kişisel tercih hakkımı kullanarak güneş kremi kullanma kararı alan tarafım. 
Güneş kremlerinde dikkat ettiğim ilk özellik kimyasal koruma sağlamıyor olması. Bu gerçekten çok önemli bir başlık. Piyasada ki bir çok ürün ne yazık ki kimyasal koruma sağlıyor, bunun çok iyi analiz edilmiş olması lazım. Fiziksel koruma sağlayan kremler dikkate alınmalı bu noktada. Bu tür kremler de mineralli içerik taşıyanlar. Bu kremler diğerleri gibi cilt tarafından emilmiyor ve yüzeyde kalıyor. Bu da güneş ışınlarının cilde gelmeden kırılmasını sağlıyor. Bebekler için en uygun yöntem bu olsa gerek. Bir diğer mesele ise paraben içermiyor olması. Bildiğiniz gibi parabenin de kanser riski taşıdığı bilinen gerçekler arasında. 
Ben tüm bunlar ile kafayı yemek üzereyken tercihimi Hamilton Toddler'dan yana kullandım. 


Bir de Trukid markası var. Bu da aynı şekilde fiziksel koruma sağlayan mineralli bir güneş kremi. Tercih sizin kızlarcım :) 


Umarım faydalı bir yazı olmuştur. Benim gibi hassas anneler biraz olsun huzura ermiştir umarım güneş kremi konusunda :)

Bir de tatilde dikkat etmemiz gereken şeyler var. Mesela;

  • Bebekleri saat 12.00 - 17.00  arasında güneşe çıkarmamak.
  • Mutlaka şapka kullanmak. (Ense ve yüz bölümü çok hassas)
  • Çocuklar için üretilen UV filtreli mayoları tercih etmek.
  • Mümkün olduğunca gölgede oynamasına dikkat etmek.
Hepinize şimdiden huzur ve eğlence dolu bir tatil diliyorum.
Sevgiyle kalın :)






Hamilton Toddler'ın içerik yazısı ise şöyle; (almadan önce bilgi sahibi olmak istersiniz diye)
Hamilton Toddler SPF50+, bebek ve çocuklar için özel olarak geliştirilmiş olan allerji yapma ihtimalini minimize etmek için en az etken madde ile en yüksek oranda koruma sağlayacak biçimde formüle edilmiş bir güneş koruyucudur. Güneşin zararlı UVA ve UVB ışınlarına karşı cildin etkin korunmasını sağlar. 4 saat suya boyunca su ve tere dayanıklı olmak ile beraber, havlu ile kurulanma veya duş gibi durumlardan sonra tekrar sürülmelidir. 
4 saatlik suya temas sonrasında bile SPF30 üzerinde koruma sağlar.

PABA, oxybenzone, paraben içermez. 


Hamilton Toddler SPF50+ 'nin Kullanım Şekli:

 Güneşe çıkmadan minimum 15 dk. önce temiz cilde yeterince sürülmeli ve maksimum koruma için maksimum 4 saatte bir yenilenmelidir.

Sosyallik Enerjimiz Artık Hürriyetimizde!

Aramızda sosyal medya bağımlısı olmayan kaldı mı? İçinizde aykırı bir Kara Murat ruhu dolaşmıyorsa, kabul edelim hepimiz birer sosyal medya kurdu olduk. Sosyal medyayı olabildiğince yakından takip etmeye çalışsam da, bu kadar hızlı akışın enerjisine yetişemiyorum doğrusu. Keşke ilgi duyduğum mecraları, tek bir platformda bulabilsem ve okumak için haberleri ayıklama zahmetine girişmeden hızlı bir şekilde takip edebilsem. Bazen sosyal medya sitelerinde harcadığım vakitle, çok bölündüğümü hissetmiyor değilim. Eğer siz de benimle aynı muzdaripliği yaşıyorsanız, sizlere güzel bir haberim var.

Sosyal medya canavarlarının enerjisine yeni bir soluk, Hurriyet.com.tr’den geliyor. Yerinde sayan medyaların aksine, dünyada bir ilki gerçekleştirerek sosyal tabanlı bir haber sitesi olma kapısını aralayan Hurriyet.com.tr, okuyucularına özel büyük bir yenilik ile Hürriyet Sosyal‘i oluşturdu. Hürriyet Sosyal sayesinde hem ilgi alanlarımıza daha kolay bir şekilde yoğunlaşabileceğiz, hem de haberler arasında kaybolmadan olan biteni rahatlıkla takip edebileceğiz.

Peki buna nasıl katılacağız diyorsanız, Hurriyet.com.tr sayfasından üye olarak kendinize bir profil yaratmakla işe başlayabilirsiniz. Profil sayfanıza dilerseniz; isminiz, doğum tarihiniz, fotoğrafınız ve yaşadığınız yer gibi özel bilgileri de ekleyebilirsiniz, bu tamamen size kalmış.

İşin en eğlenceli tarafı ise, ilgi alanlarınıza göre kategorileri profilinize eklemek. Okumaktan keyif duyabileceğiniz alanları Hürriyet Sosyal, öyle güzel ve ayrıntılı bir şekilde kategorilendirmiş ki seçtikleriniz ile birlikte tamamen kendinize özel şekillendireceğiniz bir platform yaratıyorsunuz. Örneğin, ben kendi adıma sporun her alanıyla ilgilenmiyorum. Futboldan hoşlanmam, buna karşın tenise daha meraklıyım. Ve bilirsiniz, spor haberleri de ağırlıklı olarak futbol üzerinedir. O yüzden spor haberlerini çoğu zaman okumam bile. Ama şimdi Hürriyet sayesinde bu problem benim için sorun olmaktan kalkıyor. Çünkü ayrıntılı kategorileri ile ilgi alanlarımı tek tek detaylıca seçebiliyorum. Bundan sonra seçtiğim tenis kategorisindeki haberleri Hürriyet benim için derlemiş olacağı için, artık kolaylıkla takip edebileceğim.

Fotoğrafa ilgili olabilirsiniz veya Avrupa‘yı merak ediyorsunuzdur. Sadece kendi burcunuzda olan bitenler sizin umrunuzdadır ya da Sağlık alanında yeni gelişmeleri bilmek istiyorsunuzdur. Bir sinefilsiniz ve Sinema haberleri sizin için bir hayli önemlidir. Kısacası özel olarak ilgilendiğiniz, işinizle ilgili takip etsem iyi olur dedikleriniz ya da merakınızı cezbeden her ne varsa tek tek profilinize ekleyerek kendi dünyanızın gündemini daha keyifli bir şekilde takip edebilirsiniz.

Örneğin ben bir güzellik blogu yazıyorum; bu yüzden en başta Güzellik & Bakım kategorisi ile yakından ilgiliyim. Ardından sosyal medya gelişmelerini hızlıca takip etmek adına Sosyal Medya kategorisi ilgimi çekmekte. Bilsem iyi olur diye de hem kendimin hem sevgilimin burçlarını da ekledim. (Kızsal meraklar işte) Ayrıca özel olarak ilgi duyduğum Tenis kategorisini de seçmeyi ihmal etmedim. Dilediğim zaman daha farklı kategorileri ekleyerek ve eklemiş olduklarımı çıkartıp değişiklik yaparak kendi profilimi istediğim gibi şekillendirebilirim. En yararlı tarafı ise, Hürriyet‘in ana sayfasında ilgi duyduğum konuların gösterilmeyen kaliteli içeriklerini Hürriyet Sosyal benim için yakalamış olacak. Bunun yanı sıra, Hürriyet’in değerli yazarlarıyla ve diğer okuyucularla interaktif paylaşımlar da yapabileceğim. Yazarların sadece köşe yazıları değil, kişisel sayfalarını da görebileceğim. Hatta yazarların paylaşımlarına yorumlar bırakarak onlarla iletişime geçebileceğim. Demek oluyor ki, Hürriyet yazarları artık benim daha yakınımda. Bu da kendimi bir okuyucu olarak değerli hissetmemi sağlıyor doğrusu.

Profil sayfamızdaki “Öne Çıkart” butonu ile önemli gördüğümüz haberleri seçerek Hurriyet.com.tr ana sayfasına taşıyabileceğiz. Yani kendi gazetemizi kendimiz şekillendirmiş olacağız. Yazarıyla daha iştiraklı olabiliriz veya bizim gibi okuyucularla hashtag ‘ler sayesinde ilgi duyduğumuz alanlarda fikir alışverişi yapabiliriz. Sosyal ağlarda alıştığımız ve kullandığımız özellikleri buraya da taşımış olacağız. Kullanıcı dostu ara yüzü ve etkileşimli sistemiyle hem keyif hem bilgi alabileceğimiz yeni bir hazineye sahip olacağız.

Eğer gazete okumak size sıkıcı geliyor ama gündemi de takip etmekten geri kalmayayım diyorsanız, Hürriyet Sosyal ile kendi gazetenizi kendiniz şekillendirebilirsiniz. Dünyada eşi benzeri görülmeyen bu uygulamanın sayesinde sıkıcı haber yazıları yerine interaktif paylaşıma dayalı sistemiyle, renklerimize hitap eden seçtiğimiz haber akışlarını daha yakından takip edebilir ve tek bir tıkla paylaşabiliriz.

 

İçerik: Miskinkek.blogspot.com

Bir boomads advertorial içeriğidir.