30 Eylül 2013 Pazartesi

Aden Rüzgar Doğdu (!)

Sonunda... Karnımda özlemle taşıdığım minik kelebeğim artık kucağımda. 18 Eylül Çarşamba saat 15:16 miladım oldu benim. Hâlâ inanamıyorum, ben anne oldum. Dünyalar tatlısı bir oğlum var. Koskoca 9 ay nasıl bitti anlamadım, zaman öyle çabuk geçti ki... Tek temennim anneliği tatmak isteyen herkese Allah bu duyguyu nasip etsin. Evlat sahibi olmak inanılmaz, onun cennet kokusunu içime çekmeye doyamıyorum. Her defasında başına gidip, bu benim mi diyorum. Şükürler olsun, o artık bizimle. Yuvasında, anne-babasının yanında. Dilerim yeni başladığı hayatı, Rüzgar'ıma bolca mutluluk verir. Ben annesi olarak ona Dünya'yı tanıtmaya ve güzelliklerini göstermeye rehberlik etmek için hep yanında olacağım.

18 Eylül'e geri dönecek olursak; o sabah bir farklı uyandım aslına bakarsanız hiç uyumadım, uyandım demek pek doğru bir tanımlama olmadı :) Saat 06.30 gibi kalktım, hafif bir kahvaltı yaptım. Sonrasında eşim ile hastane için hazırladıklarımızı kontrol ettik. İşte her şey tamamdı... Yerimde duramıyordum. Biraz korku, biraz endişe, biraz heyecan, çokça mutluluk ve sevinç... Saatimiz 10.30'u gösterdiğinde evden çıkmak için hazırdık. Boş ana kucağımıza da alarak arabımıza bindik. Eve 3 kişi dönecek olmanın verdiği enerji ile kıpır kıpırdım. Aslına bakarsanız eşim de ben de öyle gergindik ki, bunu anlatmanın imkanı yok. Hastaneye vardığımızda odamızın tüm organizasyon işleri hallolmuş, değerli müdürüm ve sevgili arkadaşlarım sevgiyle beni bekliyorlardı. İşte o an tutamadım kendimi, ağladım. Dolmuştum artık... Nasıl güzel insanlarla çalıştığımı görmek bir kez daha iyi ki dedirtti bana. Hemşire hemen yanıma geldi ve mavi bir gömlek giydirdi bana, aslında ben daha o moda girmeye hazır değildim ama rutin böyleymiş. Mecburen hazırlandım ve damar yolu açıldı. Tüm bunlar olurken Mutlu Masal Photography Sevgili Nilay Hanım marifetini konuşturmaya başlamıştı bile, buradan kendisine bir kez daha sevgilerimi iletiyorum çünkü yaptığı işe bayıldım. Herkese nacizane tavsiyemdir.

Saatler geçmek bilmedi, tüm bunlar olurken yakınlarımda birbir hastaneye akın etmeye başladılar, öncesinde eşimin ailesi sonrasında okul arkadaşlarım ve iş arkadaşlarım. Saat 14.50 gibi ameliyathane için almaya geldiler beni, aman Allah'ım gidiyordum, işte başlıyordu her şey...

Sevenlerimin arasından (ağlamamaya çalışarak) onlara el sallayarak ayrıldım kattan, sadece eşim vardı yanımda. Ameliyathane girişinde eşimle de vedalaştıktan sonra yalnızdım artık. Hemen yatırdılar beni, epidurali uygulayacak uzman gelmişti, odam da tanışmıştık kendisi ile, şimdi uygulama yapacaktı. Her şey mükemmel gidiyordu. Ameliyathane grubu gerçekten çok sevecen ve neşe dolu, bende onlara ayak uydurayım diyorum ama nafile, kafamda deli sorular :)

Veee taaataataaammm doktorum da geldi, başlıyorduk artık. Belden aşağımı hissetmiyordum, sadece hareketleri duyuyordum. Çok geçmden bir serzenişle birlikte bir ağlama sesi duydum, bayaca gür... İşte bu benim oğlum dedim, annesi gibi sesi bol :) Doktorum inanılmaz tatlı bir bebek bu dedi, hemen gösterin onu bana dedim fakat onlar duymuyordu sanki beni. Herkes oğlumu seviyordu, bir ben kalmıştım. Sabırsızlanmak nasıl bir duyguymuş anladım o an.

Veeeee o an... Gözümden düşen bir damla yaş... Ve o koku... 
Ufacık, tamamen savunmasız, dünyalar tatlısı bir erkek, benim o. Benim parçam, canım...
Cennetten bir rüzgar esti işte ameliyathaneye...

Aden Rüzgar bebek;
Bakmadan göremezsin, görmeden bilemezsin...
Bakmak gözle, görmek gönülle...
Bilmek ise yürekte hissedince mümkündür.
Sağlıkla & Sevgiyle büyü...




















1 yorum:

  1. Sıdıka Hanım ,
    Blogunuzu ilk Inegol - Dış Ticaret grubumuzda paylaştığınızda sizin takipçiniz olacağımı belirtmiştim ama düğünüm sebebiyle yoğun olduğumdan bakamadım bir süre. Şimdi görüyorum ki artık anne! olmuşsunuz :) Tebrik etmek istedim... Sağlıkla büyüsün kelebeğiniz... Sevgiler :)

    YanıtlaSil