24 Nisan 2013 Çarşamba

Hamileymişim ben (?)


Hamileymişim ben derken hiçte şirin olmaya çalışmıyorum bunda net olalım bir kere. Hiç abartmıyorum hamile olduğumu öğrendiğimde tam 7 haftalıktım. Biraz daha gitmeseydim ana haber bültenlerine konu olan ''karın ağrısıyla gitti, doğum yaptı'' haberinin ana malzemesi ben ve oğlum olacaktık... O derece... Bebek düşünmeyen en azından bu dönemde, planımızı şöyle 2-3 sene sonrasına saklayan bir anne-baba adayı idik eşimle. Ama bebeğimiz dedi ki; kusura bakmayın buna siz değil ben karar veririm, canım ne zaman isterse gelirim üstelik siz ne kadar önlem almış olursanız olun (!) Bu sebeple şuna çok inanıyorum bizim bebeğimiz çok hırslı çok kendinden emin çok güçlü bir köfte olacak, köfte diyorum çünkü biz onu öyle seviyoruz. Şimdilik kod adı KÖFTE...

Gelelim Köfte'nin varlığını ilk hissettiğim o güne... 4 Şubat 2013... Hayatım boyunca hiç bir özel günü unutmadım (bu yönümle gurur duyuyorum) ve şimdi o listeye bir de 4 Şubat eklendi. O günün her karesini hatırlıyorum. İnsan nasıl oluyorda hem sevinci hem üzüntüyü hem korkuyu hem mutluluğu hem endişeyi hem özlemi aynı anda yaşayabiliyor ? Yaşıyor ama... Hemde öyle bir yaşıyor ki, tarifi yok... Reglim gecikmişti ve ben hatta biz o kadar emindik ki, durumu hep strese bağladık. İşimin yoğunluğuna, hayatın can sıkan sebeplerine yorduk. Bir arkadaşımın baskısı üzerine eczanenin önünde durup sıradan gebelik testi aldık ve şirkete geldik, akşam olmasını bile bekleyemeden testi sabah sabah yaptım ve Allah'ımmmm o çift çizgi... O hayatımı değiştiren çift çizgi karada göründü. İnanamadım doğal olarak, bozuk bu dedim (!) Bozuk nasıl oluyor ise... Doğru hastaneye kan testi yaptırmaya dedim... Hemşire kanımı alırken hayat durdu, sanki kalbim atmıyor gibiydi... Test sonucunu beklemek ise tam bir işkence idi. Şirkete döndüğümde o iki saat içerisinde hastaneyi kesin 55 defa aramışımdır, nihayet öğle yemeği saatinde mail geldi. Geldi gelmesine ama o rakamlardan hiçbir şey anlamadım neyse ki yanımda kuzeni hemşire olan bir can dostum vardı da hayat yine kolaylaştı bana... Özge'min yaptığı telefon görüşmesi kulaklarımda çınlar hâlâ, aaa hamile demek... Kim ? Ben mi ? Ve hamileymişim ben... Ağladım, güldüm... Güldüm, ağladım... Çok sevdiğim, aşık olduğum adamdan ve benden bir can'ım varmış meğer tam yedi haftadır benimle olan... Planlanmayan bir bebek olduğundan elim ayağıma dolaşmıştı, aman Allah'ım ne yapacaktım ben ? Kariyerim henüz istediğim seviyede değilken, hayata dair yapacaklarım daha bitmemişken şimdi bir de ANNE mi olacaktım ben ? O gün anladım ki hayat her zaman planladığımız gibi gitmiyor hatta bazı şeyler olurken bize olsun mu diye sormuyor. Şu bir gerçek plansız olanın tadı çok ama çok başkaymış.

Şimdi tam 18 haftalık hamileyim, daha güçlü daha emin daha kendine güvenen bir anne adayıyım üstelik, hoş hâlâ endişe topu gibiyim ama olur o kadar demesini öğrendim hiç değilse.

Köftem ve ben çok mutluyuz, hareketlerini hissettikçe ona usulca ''iyi ki varsın, iyi ki geldin annecim'' diyorum. Ve ister inanın ister inanmayın Köftemle aramızda inanılmaz bir iletişim var.

Diyeceğim o ki; ben yüzümü RÜZGAR'a döndüm... Şimdi gelsin hayat bildiği ve istediği gibi...

 

2 yorum:

  1. Her ne kadar bu yazıyı 2. kez yazıyor olsamda bıkmadan usanmadan tekrar tekrar yazarım.

    Biz bir anda koskocamaaaaaaaaaannn bir aile olduk, küçücük bir ailemiz vardı sonra sen geldin sonra Hakan abi sonrada KÖFTE'miz..

    Artık bizde KÖFTE için birer anne ve baba gibi düşünmeye başladık, artık birşey düşündüğümüzde yada yaptığımızda 3 kişilik düşünmeye başladık.
    Onun dünyaya gözlerini açışını, ilk adımını, ağzından çıkıcak ilk sözü hepsini birlikte heyecanla yaşıcaz.

    En garibide CAN'ından bir can can daha gelmesi..

    Biz artık koskocamaaaaaan bir aileyiz, Bizim KÖFTE'mizin artık bir sürü teyzesi ve dayısı var.
    Siz var ya siz iyi ki varsınız siz..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Asıl sizler iyi ki varsınız, biz de sizi çok seviyoruz :)

      Sil