Annem öğretmen, babam makine ustasıdır. Yani çalışan bir
anne ve babanın çocuklarından en büyüğüyüm. Oldukça eğlenceli ve bir o kadar da
kuralların olduğu bir geçmişim var. Her şey alınmaya ve verilmeye çalışıldı.
Günü geldi yok, günü geldi vardı. Ancak mutlu bir aileydik.
Şimdi kendim bir aile kurdum. Acabalarım, kafamdaki sorulara
cevap bulma çabam, hayat mücadelem ve gözümün önünde yetişen
öğrencilerim… Hepsine ayak uydurmaya çalışıyorum. Kimi zaman yetemediğimi bile
düşünüyorum. Çünkü zaman öyle bir akıp geçiyor ki; zamanında annemin bu işi
nasıl becerdiğini anlayamadım daha. Kadıncağız her şeye her yere yetmeye
çalışıyordu (galiba anneci olduğumu çok belli ettim). Anne olunca kavrayacağım
bir durum sanırım bu. Siz anneler bunu zannedersem kazandınız.
Öğrencilerim, sabah motivasyonlarım benim. Büyük bir sevgi
benimki. Çocuğum olsa anca o kadar severim. Koklaya koklaya, mıncıra mıncıra
bir hal oluyorum. O kadar eğleniyoruz ki birlikte. Ancak, ders saatinde bir o
kadar seviyeli ve disiplinli. Şimdi diyeceksiniz ki bu kadın kendisini niye
anlatıyor. Hani çocuk eğitimini anlatacaktı (?). Aslında anlatmaya çalıştığım
tam da bu. Ben, ailemde gördüğümü öğrencilerime uyguluyorum daha sonra da
çocuklarıma uygulayacağım.
Zaman insanları değiştirir. Alışkanlıkları, yaşantıyı,
arkadaşlıkları… Fakat aslımızı değiştiremez. Biz ne kadar kendimizi
geliştirirsek geliştirelim alttan alta elimizde olmadan, yine annemiz gibi
sofralar kurar, babamız gibi eş arar, eski yaşantımızı yaşatmaya çalışırız. Ama
bunun farkında değiliz. Biz ailemize benzeriz.
Şimdi öğrencilerime baktığımda kimin nasıl bir ailede
büyüdüğünü, nasıl bir yaşantısının olduğunu, ailesinin huyunu suyunu
söyleyebilirim. Çocuklarımız bizlerin aynasıdır. Bu sebeple çocuk yetiştirirken
bunu göz önünde bulundurmakta fayda var.
Çocuk yetiştirmek, gerçekten dünyanın en zor mesleği, en
büyük fedakarlığı. Peki ne yapmalıyız;
- İlk olarak kendimize dönüp bakmalı ve kendimizi çözmeliyiz.
- Her çocuğun bir birey olduğunu onların da ilgi ve yeteneklerinin olduğunu bilmeliyiz.
- Çocuk eğitiminde 0-6 yaşın en önemli zaman diliminin olduğunu ve temelinin ne kadar sağlam olursa o kadar kaliteli bireyler olacağını unutmamalıyız.
- Çocukların gelişim dönemleri göz önünde bulundurulması gerektiği ve fazlasının beklenmesinin sadece stres yaratacağını düşünerek davranmalıyız.
- Çocukların ihtiyaçlarının değişebileceğini ve esneyebileceğini unutmamalıyız.
- Çocuğun gelişiminde sadece bir yöne odaklanılmamasını çünkü hepsinin birbiriyle ilişkili olduğunu bilmeliyiz.
- Çocuğun kendi kendini disipline edeceği demokratik bir ortam oluşturulmalıyız
- Oyunun çocuğun en önemli öğrenme ortamı olduğunu unutmamalıyız.
- Çocuğun çevresiyle kurduğu iletişimin sağlıklı bir şekilde olması gerektiğini bilmeliyiz.
- Ebeveyn olarak çocuk yetiştirmede tutarlı tutum ve duyguların uygulanmasının önemli olduğunu hatırlamalı ve hatırlatmalıyız.
Kısacası, kalıtım, çevre ve bilginin çocuğun sağlıklı
bireyler olmasında, çocuk eğitiminde öneminin büyük olduğu unutmamalıyız.
Yukarıda bir çok şey yazdım ancak çocuğun rolünün etken
değil de edilgen olduğunu umarım fark etmişsinizdir. Bu sebeple bizlere çok
büyük görevler düşmektedir.
Çocuk yetiştirirken sorunlar yaşayacak büyük sınavlardan
geçeceğiz. Elimizde olmadan bazı şeyleri kontrol altına alamayacağız. Ancak çocuklarımızın
temelini ne kadar sağlam oluşturursak aile olarak daha az yıpranacağımızı
unutmamalıyız. Yine unutmayalım ki onlar
bizim AYNAMIZ.
Sevgiler,
Sabiha Özkan Bada
Okul Öncesi Öğretmeni
kalemine sağlık. umarım öğretmenlik&eğitmenlik yapacağın süreçte fikirlerin ve ideallerin hiç değişmez. öğrencilerin şanslı mı ne?
YanıtlaSil