28 Nisan 2014 Pazartesi

ÇOCUK EŞİT DEĞİLDİR ŞİDDET (!)


Çoooook uzun oldu gerçekten. Ama okul öncesinin öğretmenler için çok zorlu geçen bir dönemini alnımın akıyla bitirmiş bulunmaktayım. Oy oyyy ‘23 Nisan’ beni benden alıyor. Ancak bir o kadar da gösteri ve program hazırlamaktan da büyük zevk alıyorum. Çocukların kesinlikle gösteri yapmalarını destekleyen tarafım sonuna kadar. Keşke işler rayında gitse daha da bir motive olacağım. Ama nerdeeeee! Her sene illa perişan olacağım durumlarla karşılaşıyorum.
Bu sene de kostümler çok sıkıntılıydı. Burada velilerin durumları sıkıntılı olduğundan zaten aidat diye bir şey olmayan okulumuzda her şeyi neredeyse bedavaya getirmeye çalışıyoruz. Bu da bizi oldukça yoruyor tabi. Bu sene de gösterimiz güzel olsun diye kostüm kiralamaya karar verdik. Ancak 2 ay önce verdiğimiz siparişler gösteriye 2 hafta kalaya kadar 2 kez kostümcü değiştirilerek iptal edildi. Ticaret ahlakı diye bir şey ne yazık ki kalmamış insanlarda. Güvenmek, inanmak… raflarda. Akşam saat 9’da en son kostümcümüzle kötü sonuçla sonuçlanan konuşmamızın ardından beni o halde gören eşimin desteğiyle 2 dakikada internetten rast gele seçilen ilk kostümcüyü o saatte aradım. Ağlamaklı sesimi duyan Fisun hanım gerçekten gönlümü okşadı. Rahatlattı. Maddi manevi tüm desteklerini sundukları bana sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum buradan. 1 haftada kostümlerimizi hazırlayıp bize gönderdiler. Gösteri harikaydı. En önemlisi çocuklar mutluydular. Sizlerin aracılığıyla SİHİRLİ DEĞNEK KOSTÜM EVİNE çok çook çoook teşekkürler.
Gelelim  bu yazımızın konusuna, özellikle zamane çocukları dediğimiz zamanın çocuklarının şiddet ve saldırganlık durumlarına.
Eminim herkes çok sitemlidir. Ben de öyleeeeL ama ne yazık ki sadece okulda ya da sadece ailede düzelebilecek bir durum değil. Toplumun değişmesi gerekmekte. Siz de fark etmişsinizdir eminim, artık yetişkinler bile tahammül edemezken hiçbir şeye çocuklar ne yapsın. Yedik hormonları yedik radyasyonu genler ister istemez daha gergin oluyor.
Ancak çocukların durumu biraz daha farklı. Çocuklar 10 yaşına kadar neden-sonuç ve mantık gibi durumları kuramadıklarından bu gibi durumları görmek ne yazık ki mümkün. Çünkü doğal bir fiziksel tepkidir. Çocuklar bunu bir sebeple yapar ancak bunun bir mantığını aramayın çünkü işin içinde başka durumlar vardır. Bu durumların neler olduğuna bakalım:
Genler,
Çevre,
Ailede tutarsızlık,
Cezalar,
Sık boğaz eden kurallar,
Sevgi ve ilgi yoksunluğu,
Televizyon ve oyunlar…
Bu gibi etkenler söz konusu ve arttırmak da mümkün. Şimdi dilerseniz bu maddeleri biraz açalım.
Genler, her şeyde etkili olduğu gibi burada da etkili. Ne yazık ki genlerinizde agresiflik varsa çocuğunuzun uysal bir çocuk olmasını beklemenizin yüzdesi düşüktür. Genleriniz oldukça mülayim ancak çevrede sıkıntı varsa bu da zor. Çünkü çocuk mantık kurmaz sadece örnek alır. Bu sebeple çocuğun yanında neye güldüğünüze bile dikkat edin. Eğer şakalaşmak için bile boğuşan birisine güldüğünüzü görse çocuk başka yorumlar ve onu güzel bir şey sanıp, uygular. Hele hele ailede şiddet varsa çocuğunuzun saldırgan olmasını beklemezseniz ayıp olur. Ben zaten şunu hiç anlamadım. Bizim sahip olamadığımız şeyleri niye çocuklarımızdan bekleriz ki! Özellikle anne ve baba olmadan önce bazı şeylerin konuşulması gerektiğine inanıyorum. Mesela çocuğa baştan itibaren ortak davranılması çok çok önemli bir konudur. Babaların bu konuda özellikle daha özverili olması gerekmektedir. Örneğin çocukların velileri genellikle annelerdir. Neden babalar da veli olmasın. Bence imkanları çocuğumuz için biraz sıkıntıya sokabiliriz. Çünkü çocuklarımız her şeyden daha önemli olmalıdır. Ailede tutarsızlığı çözdük diyelim peki terbiyeli çocuklar yetiştirmek adına uyguladığımız cezalar ne olacak? Cezalarında bir seviyesi olmalı. Sevdiği şeyi ortadan kaldırmak, hırçınlık gösterdiği ortamdan uzaklaştırmak… gibi olabilir. Ancak fazlası daha da artarak geri dönen hırçınlığa sebebiyettir. Kurallar, kesinlikle kuralların olması gerektiği tarafındayım. Ancak bu çocuğunuz daha olmadan önce oturtulması gerekir. Çocuğa kural gibi değil de bir yaşam şekli, bir sorumluluk olarak benimsetilmelidir. Bu sayede hırçınlık ve saldırganlık aza indirgenir. Ancak aksi bir durumda çocuk için kuralları yıkmak daha cezbedici hale gelir. Ya da uyduğu kuralların yanında bir o kadar da hırçınlaşır. Hırçınlığı sevgimiz ve ilgimizle ( şımartmaktan bahsetmiyorum tabi) biraz olsun azaltmak mümkün elbette. Ve benim en çok sitem ettiğim unsur televizyon ve oyunlar. Aslında en kolay ortadan kaldırabilecekken en zor hayatımızdan çıkarttığımız ya da çıkartamadığımız şey. Niye? Neden bu kadar bağımlı tutuyoruz ki şu canımmmm çocuklarımızı o cam parçasına. Hadi güzel şeyler gösterilse el ense öperim ancak yok. Öğrendikleri tek şey saçma sapan şeyler. Güzelim beyinlerinin bilinçaltı nelere maruz kalıyor bir bilseniz. Oyunlarda ise çocuk hırstan gözleri dönüyor. Bu görüntüyü hoş bulan çılgın veliler bile var. Videolarını televizyonlar gösterdi, görmüşsünüzdür. Üzülüyorum, kayıp bir genç daha. Ama ailesi bu bilinçte olmadığından çocuğun ağlanacak haline gülüyorlar.
Peki neler yapmalıyız?
Yukarıdaki yazılanları sindirmeli ve hayatımızın bir yerlerine yerleştirmeliyiz. Sevgimizle çocuğumuzu büyütmeli, engelleyebildiğimiz olumsuzluları engellemeye çalışmalıyız. Saldırgan taraflarına ceza vermek yerine olumlu yönlerini yücelterek saldırganlığı söndürmeliyiz. Saldırganlık yaratan dürtüyü azaltmak için herhangi bir sporla uğraşmasını desteklemeliyiz. Tekrar belirtmeliyim ki biz bilinçli olursak çocuklarımızı da bilinçli yetiştiririz.  

Sevgiyle kalın…
Sabiha ÖZKAN BADA
Okul Öncesi Öğretmeni

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder