Çoooook uzun oldu gerçekten. Ama okul öncesinin öğretmenler
için çok zorlu geçen bir dönemini alnımın akıyla bitirmiş bulunmaktayım. Oy
oyyy ‘23 Nisan’ beni benden alıyor. Ancak bir o kadar da gösteri ve program
hazırlamaktan da büyük zevk alıyorum. Çocukların kesinlikle gösteri yapmalarını
destekleyen tarafım sonuna kadar. Keşke işler rayında gitse daha da bir motive
olacağım. Ama nerdeeeee! Her sene illa perişan olacağım durumlarla
karşılaşıyorum.
Bu sene de kostümler çok sıkıntılıydı. Burada velilerin
durumları sıkıntılı olduğundan zaten aidat diye bir şey olmayan okulumuzda her
şeyi neredeyse bedavaya getirmeye çalışıyoruz. Bu da bizi oldukça yoruyor tabi.
Bu sene de gösterimiz güzel olsun diye kostüm kiralamaya karar verdik. Ancak 2
ay önce verdiğimiz siparişler gösteriye 2 hafta kalaya kadar 2 kez kostümcü
değiştirilerek iptal edildi. Ticaret ahlakı diye bir şey ne yazık ki kalmamış
insanlarda. Güvenmek, inanmak… raflarda. Akşam saat 9’da en son kostümcümüzle
kötü sonuçla sonuçlanan konuşmamızın ardından beni o halde gören eşimin
desteğiyle 2 dakikada internetten rast gele seçilen ilk kostümcüyü o saatte
aradım. Ağlamaklı sesimi duyan Fisun hanım gerçekten gönlümü okşadı.
Rahatlattı. Maddi manevi tüm desteklerini sundukları bana sonsuz teşekkürlerimi
sunuyorum buradan. 1 haftada kostümlerimizi hazırlayıp bize gönderdiler.
Gösteri harikaydı. En önemlisi çocuklar mutluydular. Sizlerin aracılığıyla
SİHİRLİ DEĞNEK KOSTÜM EVİNE çok çook çoook teşekkürler.
Gelelim bu yazımızın
konusuna, özellikle zamane çocukları dediğimiz zamanın çocuklarının şiddet ve
saldırganlık durumlarına.
Eminim herkes çok sitemlidir. Ben de öyleeeeL
ama ne yazık ki sadece okulda ya da sadece ailede düzelebilecek bir durum
değil. Toplumun değişmesi gerekmekte. Siz de fark etmişsinizdir eminim, artık yetişkinler
bile tahammül edemezken hiçbir şeye çocuklar ne yapsın. Yedik hormonları yedik
radyasyonu genler ister istemez daha gergin oluyor.
Ancak çocukların durumu biraz daha farklı. Çocuklar 10
yaşına kadar neden-sonuç ve mantık gibi durumları kuramadıklarından bu gibi
durumları görmek ne yazık ki mümkün. Çünkü doğal bir fiziksel tepkidir. Çocuklar
bunu bir sebeple yapar ancak bunun bir mantığını aramayın çünkü işin içinde
başka durumlar vardır. Bu durumların neler olduğuna bakalım:
Genler,
Çevre,
Ailede tutarsızlık,
Cezalar,
Sık boğaz eden kurallar,
Sevgi ve ilgi yoksunluğu,
Televizyon ve oyunlar…
Bu gibi etkenler söz konusu ve arttırmak da mümkün. Şimdi
dilerseniz bu maddeleri biraz açalım.
Genler, her şeyde etkili olduğu gibi burada da etkili. Ne
yazık ki genlerinizde agresiflik varsa çocuğunuzun uysal bir çocuk olmasını
beklemenizin yüzdesi düşüktür. Genleriniz oldukça mülayim ancak çevrede sıkıntı
varsa bu da zor. Çünkü çocuk mantık kurmaz sadece örnek alır. Bu sebeple
çocuğun yanında neye güldüğünüze bile dikkat edin. Eğer şakalaşmak için bile
boğuşan birisine güldüğünüzü görse çocuk başka yorumlar ve onu güzel bir şey
sanıp, uygular. Hele hele ailede şiddet varsa çocuğunuzun saldırgan olmasını beklemezseniz
ayıp olur. Ben zaten şunu hiç anlamadım. Bizim sahip olamadığımız şeyleri niye
çocuklarımızdan bekleriz ki! Özellikle anne ve baba olmadan önce bazı şeylerin
konuşulması gerektiğine inanıyorum. Mesela çocuğa baştan itibaren ortak
davranılması çok çok önemli bir konudur. Babaların bu konuda özellikle daha
özverili olması gerekmektedir. Örneğin çocukların velileri genellikle
annelerdir. Neden babalar da veli olmasın. Bence imkanları çocuğumuz için biraz
sıkıntıya sokabiliriz. Çünkü çocuklarımız her şeyden daha önemli olmalıdır.
Ailede tutarsızlığı çözdük diyelim peki terbiyeli çocuklar yetiştirmek adına uyguladığımız
cezalar ne olacak? Cezalarında bir seviyesi olmalı. Sevdiği şeyi ortadan
kaldırmak, hırçınlık gösterdiği ortamdan uzaklaştırmak… gibi olabilir. Ancak
fazlası daha da artarak geri dönen hırçınlığa sebebiyettir. Kurallar,
kesinlikle kuralların olması gerektiği tarafındayım. Ancak bu çocuğunuz daha
olmadan önce oturtulması gerekir. Çocuğa kural gibi değil de bir yaşam şekli,
bir sorumluluk olarak benimsetilmelidir. Bu sayede hırçınlık ve saldırganlık
aza indirgenir. Ancak aksi bir durumda çocuk için kuralları yıkmak daha
cezbedici hale gelir. Ya da uyduğu kuralların yanında bir o kadar da
hırçınlaşır. Hırçınlığı sevgimiz ve ilgimizle ( şımartmaktan bahsetmiyorum
tabi) biraz olsun azaltmak mümkün elbette. Ve benim en çok sitem ettiğim unsur
televizyon ve oyunlar. Aslında en kolay ortadan kaldırabilecekken en zor
hayatımızdan çıkarttığımız ya da çıkartamadığımız şey. Niye? Neden bu kadar
bağımlı tutuyoruz ki şu canımmmm çocuklarımızı o cam parçasına. Hadi güzel
şeyler gösterilse el ense öperim ancak yok. Öğrendikleri tek şey saçma sapan
şeyler. Güzelim beyinlerinin bilinçaltı nelere maruz kalıyor bir bilseniz.
Oyunlarda ise çocuk hırstan gözleri dönüyor. Bu görüntüyü hoş bulan çılgın
veliler bile var. Videolarını televizyonlar gösterdi, görmüşsünüzdür.
Üzülüyorum, kayıp bir genç daha. Ama ailesi bu bilinçte olmadığından çocuğun
ağlanacak haline gülüyorlar.
Peki neler yapmalıyız?
Yukarıdaki yazılanları sindirmeli ve hayatımızın bir
yerlerine yerleştirmeliyiz. Sevgimizle çocuğumuzu büyütmeli,
engelleyebildiğimiz olumsuzluları engellemeye çalışmalıyız. Saldırgan
taraflarına ceza vermek yerine olumlu yönlerini yücelterek saldırganlığı
söndürmeliyiz. Saldırganlık yaratan dürtüyü azaltmak için herhangi bir sporla
uğraşmasını desteklemeliyiz. Tekrar belirtmeliyim ki biz bilinçli olursak
çocuklarımızı da bilinçli yetiştiririz.
Sevgiyle kalın…
Sabiha ÖZKAN BADA
Okul Öncesi Öğretmeni
Okul Öncesi Öğretmeni
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder